 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/321
Karar no : 1995/12
Tarih : 25.01.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali, tescil, tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa Asliye 3. Hukuk Mahkemesince davanıntapu iptal istemi yönünden reddine Tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 14.4.1992 gün ve 1987/543 E-1992/241 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ile davalılar H.Cahit ve Z.Arda Öztermiyeci vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 30.3.193 günve 1992/14000-1993/3840 sayılı ilamı; (... Dava ehliyetsizlik, hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali, tescil isteğine ilişkindir. Hukuk Genel Kurulunun 19.1.1974 tarih 1972/2-584, 1974/14 sayılı kararında belirtildiği üzere HUMK'nın 74, 75 ve 76. maddelerinden çıkan anlam ve sonuca göre, hakim, davacının bildirdiği maddi olay ve netice-i taleplebağlı ise de, cereyan eden maddi olayda hangi hukuki sebebe göre hüküm verileceği yada hangi hukuki sebebin nazara alınacağını tayin ve takdir etmek durmundadır. O kadar ki, hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa bile mahkemece uygun hukuki sebep bulunarak ona göre bir karar verilecektir. Yine Hukuk Genel Kurulunun 11.4.1990 tarih 1990/1-152, 1990/236 sayılı kararında vurgulandığı gibi, arada göstermesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine imkan verir niteliği bulunduğu müddetçe önem ve gereklilik derecesine göre, birden fazla hukuki neden inceleme ve tahkik konusu yapılabilir. Somut olayda mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanılması hakkında inceleme araştırma yapılmış, davalılar arasında el ve işbirliği olmadığı saptanarak tazminata hükmedilmiştir. Ehliyetsizlik ve hile iddialarına gelince, iddia ve savunmada sözü edilen hususların tümü itibariyle tarafların delilleri sorulmalı ve olayda önemine binaen hukuki ehliyetsizlik nedenine öncelik verilerek murisin tasarrufu yönünden temyiz kudretini kaybetmiş olup olmadığı usulüne uygun biçimde araştırılmalı, gerektiğinde Adli Tıp'ın da düşüncesi alınmalı, ehliyetsizlik iddiasının kanıtlanamaması durumunda ise hile yönünde inceleme yapılmalı, davanın süresinde açılıp açılmadığı saptanmalı ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Aslolan ehliyetsizliğin doktor raporu ile saptanmasıdır. Tanık sözlerinin bu saptamada birer veri olarak değerlendirilebileceği gözetilmelidir. Bu amaçla varsa davacıdan murisin hayatta iken aldığı doktor raporları, reçete, protokol ve müşahade kağıtları gibi belgeler istenmeli, ibraz edildiğinde vekaletname ve akit tarihi itibariyle hukuki ehliyete sahip olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınmalıdır. Değinilen hususlar üzerinde yeterince durulmadan, noksan soruşturma ile yetinilerekyazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararıda açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle dava, ehliyetsizlik, hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde hisse karşılığı 40.000.000 TL. tazminatın alınması istemlerine ilişkindir.
Bu tür istekleri kapsayan davalarda, olumlu ya da olumsuz olarak öncelikle sonuca ulaştırılması gereken ayni hak istemine ilişkin kısımdır.
Tapu iptali'nin kabulü suretiyle bu isteğin gerçekleştirilememesi durumunda, temliki tasarruf sonucu hak sahibinin uğradığı belirlenecek zararın koşulları varsa-tazmini cihetine gidilmesi gerekir. Oysa,somut olayda, tapu iptali istemine dayanak tutulan,-başta hukuki ehliyetsizlik olmak üzere- sebeplerin bulunup bulunmadığı hususunda yeterli bir araştırma yapılmadığına göre; Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi.