Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/319
Karar no : 1994/386
Tarih : 08.06.1994

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6. İş Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 26.11.1992 gün ve 1992/867 E. - 1992/742 K. sayılı kararın incelenmeis davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 7.10.1993 gün ve 2882-14293 sayılı ilamı ile; (...Sendikaya üye, altı işçi tarafından verilen yetki belgelerine istinaden sendika vekili tarafından açılan kısmi alacak davası sonunda mahkemece istek doğrultusunda kurulan hükmün, davalı Belediye Başkanlığının temyizi üzerine dairemizce onarılarak kesinleşmiştir. Davacı sendika vekili aynı işçilerin ilk dava ile belirlenen ve evvelce saklı tululan bakiye alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yapılan yargılaması sonunda mahkemece; sendika üyesi birden çok kişinin alacaklılarının tahsili için açılan davada davacı olarak sendikanan gösterdiği, oysa subjektif hak sahibinin davacı olabileceği cihetle dava dilekçesinde işçilerin davacı olarak gösterilmesi gerektiği, öte yandan birden fazla davacıyı bir araya getirerek aynı dava dilekçesi ile dava açılamayacağı belirtilerek sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
5.5.1983 günlü, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 32. maddesinin 3 sayılı bendinde "Çalışma hayatından mevzuattan, toplu iş sözleşmesinden, örf ve adetten doğan hususlarda işçileri ve işverenleri temsilen veya yazılı başvuruları üzerine nakliye, neşir ve adi şirket mukaveleleri ile hizmet akdinden doğan hakların ve sigorta haklarında üyelerini ve mirasçılarını temsilen davaya ve bu münasebetle açtığı davadan ötürü" sendikaların husumete ehil oldukları kuralına yer verilmiştir. Bu kural uyarınca sendika, üyesi işçilerinden usulüne uygun olarak aldığı yetki belgelerine dayanılarak temsil temsil ettiği işçilerin de adlarını ve herbiri için talep edilen alacak miktarlarını açıklamak suretiyle vekili marifetiyle davalı Belediye Başkanlığı aleyhine, fazlaya ait hakları da mahfuz tutmak suretiyle, kısmi dava açmış ve mahkemece de istekler davacı işçilerin adları ve alacak miktarları da açıklanmak suretiyle hüküm altına alınmıştır. Kısmi davanın kesinleşmesinden sonra da, aynı sendika yine yetki belgelerine dayanarak ve temsil ettiği işçilerin isimlerini ve alacak miktarlarını tasrih ederek saklı tutulan hakları için ek davayı açmışlardır. Gerek kısmi dava dilekçesinde ve gerekse ek dava dilekçesinde; davacı olarak sendika gösterilmiş ise de, bu durum davanın sendika tarafından kendi adına açıldığı anlamına gelmez. Yukarıda ayrıltılı biçimde açıklandığı gibi, davanın hangi işçiler tarafından açıldığı ve her bir işçi için tür ve miktarı belirtilerek talep edilen haklar dava dilekçesinde açık-seçik ve ayrıntılı bir biçimde gösterilmiştir. Bu durumda davanın sendika üyesi altı işçiyi temsilen yetki belgelerine dayanılarak sendika tarafından açıldığının kabulü ve bu doğrultuda hüküm kurulması gerekir.
Öte yandan, birden çok kişi tarafından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 43. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmeden birlikte dava açılması halinde yapılacak iş, davanın usulden reddi değil, gerekiyorsa davacıların tefrik edilmesidir.
Mahkemece bu yönler dikkat alınmadan davanın reddine karar verilmesi usul hükümlerine ve davaların en az masraflı en kısa sürede sonuçlandırılması ilkesine aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden : Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
 
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 08.06.1994 gününde, oyçokluğuyla karar verildi.
  
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Bankalar hukuku] go to this web-site 
  • 17.06.2025 10:32
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini