 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1994/2-262
K:1994/358
T:18.05.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY KARARI
Taraflar arasındaki "temyiz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine karar verilen 26.11.1992 gün ve 1992/334 E. 1992/1007 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 18.5.1993 günve 3302-5230 sayılı ilamıyla; (...Havacı tarafından Alman Mahkemesinin 26.11.1991 tarihli F229/91 sayılı boşanma kararının temyizi istenmiştir. Mahkeme, taraflar arasında oluşan olaylarda kusurun tamamen davacıda olduğunu, davalının hiçbir kusurunun bulunmadığının belirlendiğini, bu halde boşanma karan verilmesinin mümkün olmadığını gerekçe gösterip temyiz isteminin reddine karar vermiştir
"Tenfiz istemi dilekçe ile olur." (2675 sayılı Kanun 35)
"Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir.
a)Yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca verilen onanmış yazı veya onanmış
tercümesi,
b)ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca verilen onanmış yazı ve
ya belge ile onanmış tercümesi" (2675 sayılı Kanun 37).
"Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dahilinde verir.
a)Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devletle Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması,
b)İlamın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması,
c)Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması,
d)O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı tir şekilde gıyapta hüküm verilmiş ve bu kişinin, yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemelerine itiraz etmemiş olması,
e) Türklerin kişi hallerine ilişkin yabancı ilamda Türk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince yetkili kılınan hukukun uygulanmamış ve Türk vatandaşı olan davalının tenfize bu yönde itiraz etmemiş olması" (2675 sayılı Kanun 38).
Davalı vekili süresinde davaya cevap, vermemiş ancak daha sonraki dilekçesinde, Alman mahkemesi hükmünün Türk hukukuna aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
1-Dosya araşma konulan yabancı mahkeme ilamında yer alan gerekçenin bir bölümünün tercümesi mahkemeye verilmemiştir. Davacıdan tam tercüme istenmeden eksik tahkikatla hüküm kurulması doğru değildir.
2-Kabule göre de;
Mahkeme red gerekçesini 2675 sayılı Kanunun hangi hükmüne dayandırdığını açıklamamıştır. Ancak yazılanlardan kararın 2675 sayılı Kanunun 38/e maddesine dayandırıldığını çıkarmak mümkündür.
Dosya arasında bulunan yabancı mahkeme ilamında Türk hukukunun uygulandığı yazılıdır. Ancak Türk hukukunun yorumunda yabancı mahkemenin Türk mahkemelerinde istikrar bulan yorun sonucundan farklı bir sonuca varıldığı için dava red edilmiştir. Doğaldır ki Türk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince Türklerin boşanma davaları için öngörülen (2675 sayılı Kanun 13) hukukun uygulanmadığının belirlenmesi ve bu yönde davalının itirazda bulunması halinde tenfiz kararı verilemez. Fakat burada olduğu gibi hukukun yorumunda hata edildiği hallerde yabancı mahkemenin Türk hukukunu uygulanmadığını kabul etmek 2675 sayılı Yasanın amacına aykırı düşer. Davalı yabancı mahkemenin, hukuku yanlış yorumlamasını, o ülkede, kanun yollarına müracaatla denetlemedikçe Türk mahkemeleri önüne getiremez.
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkındaki 2675 sayılı Kanunda (revizion) yabancı kararın doğruluğum: inceleme sistemi kabul edilmemiştir.
Kanunun yorumunda yapılan hataya dayalı yabancı mahkeme ilamı 2675 sayılı Kanunun 30/c maddesi uyarınca da red edilemez. Zira kanun AÇIKÇA kamu düşenine aykırılığı bir red sebebi kabul etmiştir. Yorum hatasını kamu düzenine AÇIK aykırılık olarak kabul etmek mümkün olmaz.
Yabancı mahkemenin Türk hukukunun yorumunda hata ettiğinden söz edilerek tenfiz isteminin reddi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yararlana, sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN:Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Türk vatandaşı olar taraflar arasında Alman mahkemesine verilen 26.11.1991 günlü boşanma kararının tenfizi istemine ilişkindir.
Yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tenfizi ile ilgili düzenleme, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuki; hakkındaki kanunun II. bölümünde yer almıştır. Anılan bölüm içerisindeki tenfiz dilekçesine eklenecek belgeler başlıklı 37.maddede, açıkça tenfizi istenen yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı ve onanmış tercümesinin bulunması gereğine işaret edilmiştir. Somut olayda, tenfizi istenen ve Almanya İşar Mahkemesince verilen, tarafların boşanmalarına ilişkin mahkeme ilamının onanlı tam suretinin, dosyaya ibraz edilmemiş olduğu hususunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında bir görüş aykırılığı yoktur. Tercümesi bulunmayan mahkeme ilamına ait kısmın, ilamın mevcut bölümünden yararlanılarak yorun yoluyla değerlendirilip sonuca ulaşılması mümkün değildir. Bu durumda, öncelikle tenfiz isteminde dilekçeye eklenmesi gerekli zorunlu belgeler arasında bulunan ilgili yabancı ülke mahkeme ilamının onanlı tam tercümesinin getirtilmesi gerekir. Bu. yon gözetilmeksizin işin esasına girilmeni doğru değildir. O halde usul ve Yasaya uygun bulunmayan direnme karan bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı birinci bentten HUMK. nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre bu aşamada sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 16.5.1994 gününde oyçokluğu ile karar verildi.