 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/265
Karar no : 1994/600
Tarih : 12.10.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Bandırma Sulh Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 12.3.1992 gün ve 1992/192-372 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 31.3.1993 gün ve 1993/1493-1485 sayılı ilamı ile; (.. Tamir edilmek üzere davalıya teslim olunan kürkün bırakıldığı dükkanda su altında kalmak suretiyle hasara uğradığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Eser sözleşmesi davalı ile kurulmuş olup, kürkün bir başkasına tamir ettirileceğine dair anlaşma yapıldığını davalı kanıtlayamamıştır. Bu durumda mahkemece, zarar miktarı bakımından gerektiğinde bilirkişiden rapor alınmak suretiyle kürkte oluşan zararın tazminine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ve olayda mücbir sebep sayılamayacak ve esasen ispatlanmayan su baskınına dayanılarak davanın reddedilmesinde isabet görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle; davacıya ait kürkün onarım için davalıya, davalı tarafından da işin yapılması için aynı pasajda bulunan dükkan komşusuna teslim edildiği, ancak yağmur sularının dükkana dolması sonucu kürkün bir daha kullanılmayacak hale gelip ekonomik değerini kaybettiği hususunda yanlar arasında çekişme ve yerel mahkemeyle Özel Daire arasında da görüş aykırılığı yoktur.
Belirtmek gerekirki, iş sahibinin zarar gördüğü hallerde yüklenicinin sorumluluğu, BK.nun 356/ilk maddesinden kaynaklanır. Anılan madde hükmüne göre yüklenicinin sorumluluğu aynı Kanunun 321. maddesinde belirtilen işçinin hizmet aktindeki sorumluluğu gibidir. Öğreti ve uygulamada yüklenicinin tacir olduğu haller bir yana, iş sahibine nazaran bağımsız çalışması, işin ehli olması da gözönünde bulundurularak sorumluluğu hizmet aktine dayalı olarak çalışan işçiye nazaran daha ağır kabul edilmektedir. İş sahibinin zarara uğramasına neden olmaktan kaçınması yüklenicinin "özen borcu" gereğidir. Özen borcu BK.nun 96. maddesinde yerini bulan sorumluluğun özel şeklidir. Yasakoyucu istisna akdinde sorumluluğu akdin sonucuna bırakmamış, özel hüküm getirmiş olmakla özen borcuna ne denli önem verildiğini göstermiştir. Bu itibarla aksine davranış halinde iş sahibi, sadece zararın varlığını ve miktarın ispatlamakla yükümlüdür. Zararın doğmasında kastı olmadığını, kusur ve dikkatsizliği bulunmadığını, her türlü önlemi aldığını, beklenen özeni gösterdiğini ispat külfeti ise yükleniciye aittir.
Olayda, yüklenici işi bizzat yapmaya zorunlu olmadığı için, kürkü dava dışı kimseye tevdi etmiş olması, iş sahibine karşı akitten doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Mücbir sebeb genel olarak sezilemeyen ve karşı konulamayan bir olgudur. Somut olayda ise kürkün ıslanması, meydana gelen olağanüstü bir tabiat olayı sonucu doğmuş sayılamaz. Dükkanın yağmur sularına karşı önleminin alınmış olması aslolandır. Bu nedenlerle kaçınılmazlıktan söz edilemez. Hal böyle olunca davacı zararının giderilmesinden davalının sorumlu olduğunun kabulüyle, zarar miktarına hükmedilmesi gerektiğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca aynen benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması yerine önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde, usul ve yasaya aykırı olan direnme kararının bozulması gerekir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 12.10.1994 tarihinde oybirliği ile karar verildi.