 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/1-248
Karar no : 1994/538
Tarih : 21.9.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MURİS MUVAZAASI ( Murisin parasını ödeyerek mirasçısına taşınmaz mal alması )
- MURİSİN PARASINI ÖDEYEREK MİRASÇISINA TAŞINMAZ MAL ALMASI ( Muris muvazaası )
- MUVAZAA
818/m.18
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.6.1992 gün ve 647/409 sayılı kararın İncelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.12.1992 gün ve 13200-15439 sayılı İlamı:
( ... Davacı vekili dava konusu taşınmazın gerçekte üçüncü bir kişiden müşterek miras bırakanları Hacı Ahmet Gazioğlu tarafından satın alınmış olmasına karşın, müvekkilesinden mal kaçırılmak amacıyla taşınmazın tapusunun ikinci eş olan davalı adına muvazaalı biçimde oluşturulduğundan ileri sürmüş, payı oranında iptal ve tescil buna imkan bulunamadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuştur. Ancak vekilin daha sonra verdiği 19.11.1991 tarihli dilekçesindeki açıklamaları esas alınıp, davaya tapu iptal ve tescil isteğine hasren bakılmış ve mahkemece ( ... B.K.nun 18. maddesinde derpiş edilmiş bulunan muvazaa hali, yalnız akitler arasında tehaddüs edilebilir. Yargıtay 7.10.1953 tarih 8/7 sayılı tevhidi içtihadı da, tapu kaydının düzeltilebilmesi isteğini aralarında bağıt ilişkisi bulunan kişilere tanınmıştır... ) denerek, işin esasına girilmeden davanın reddine karar verilmiştir.
Miras bırakanın yarar sağlamak istediği kişi için üçüncü şahıslardan aldığı malın bedelini ödemesinin "gizli bağış olduğu devamlılık kazanmış yargısal kararlar gereğidir. Muris, gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı, mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak tapuda yarar sağlamak istediği kişi tarafından satın alınmışcasına onun adına kaydettirmiş ise bu takdirde de 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararı uygulama yeri bulabilmelidir. Diğer bir deyişle, yararlandırılan kişi adına oluşturulmuş görünüşteki satış bağıtı muvazaa, gizlenen bağış aktı de şekil noksanlığı nedeniyle geçersiz sayılmalı, Tapu memuru huzurunda gerçekleştirilip, bu tür muvazaalı bir işlemi murisin kendi taşınmaz malını muvazaalı biçimde devir ve temlik ettiği anlamında değerlendirilmelidir.
O halde, işin esasına girilerek gerekli incelemenin yapılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere davanın reddedilmesi doğru değildir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Borçlar Kanunu'nun 18. maddesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, miras bırakanın parasını vererek üçüncü şahıstan satın aldığı taşınmazların sicilini ikinci. eşi üzerine oluşturması durumunda 1.4.1974 gün 1/2 sayılı muris muvazaasına ilişkin Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı'nın uygulanmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; kural olarak Yargıtay İnançları Birleştirme Kararları konuları ile sınırlı, gerekçeleri ile aydınlatıcı ve sonuçları ile bağlayıcıdır. Yine ifade edilmelidir ki, en sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasden yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. 1974 tarihli Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı'nda "bir kimsenin, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklık ( muvazaalı ) olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilecekleri ve bu dava hakkının, geçerli sözleşmeler için söz konusu olan M.K.nun 507 ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağı" hükme bağlanmıştır.
Görüleceği üzere butlan sonucunu doğuracak, murisin temliki tasarruflarının iptaline imkan tanıyan bu tevhidi içtihat kararının uygulanabilmesi için, temliki tasarrufa konu yapılan taşınmazın murisin tapu malı olması, gerçekte bağışlamak istediği bu malı ile ilgili olarak resmi memur huzurunda, iradesini satış doğrultusunda açıklaması icab eder.
Oysa somut olayda, miras bırakanın parasını ödeyerek üçüncü şahıstan 1984'te aldığı taşınmazın sicilini davalı ikinci eşi adına oluşturduğu ileri sürülmüştür. Bu ileri sürüşe göre; tapudaki temlikte üçüncü şahıs durumundaki murisi yorum yoluyla taraf durumuna getirmek suretiyle 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı'nın uygulama yerinin bulunmadığının kabulü icap eder. Nitekim Hukuk Genel Kurulu'nun 30.12.1992 gün ve 1992/1586, 1992/782 sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.
Bu itibarla, mahkemece mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın reddine karar verilmesi doğrudur.
0 halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), oyçokluğuyla karar verildi.