Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1994/17-403
K:1994/732
T:23.11.1994

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
YARGITAY KARARI
Taraflar arasındaki "kadastro tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tortum Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.6.1993 gün ve 1992/13, 1993/28 sayılı kararın incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.12.1993 gün ve 1993/9426-13893 sayılı ilamıyla; (...Süreklilik arzetmeyen kavak ve söğüt ağaçlarının muhteset olarak kabul edilmiş olması doğru olmadığı gibi, 3402 sayılı yasanın 19/2 maddesine uygun biçimde hüküm yerinde diğer meyve ağaçlarının adet, yaş ve cinslerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere bilirkişi raporunda yollamada bulunarak infaz sırasında tereddüt doğuracak biçimde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı Hazine vekili
 
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kadastroca bahçe nitelikli olarak Hazine adına tesbit edilen dava konusu l parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ağaçların davalıya ait olduğuna dair beyanlar hanesine verilen şerhin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, Hazinenin devasının reddine dair verilen karar, Özel Dairece;
1-Kavak ve söğüt ağaçlarının devamlılık arzetmediği cihetle muhtesat olarak kabul edilmesinin isabetli bulunmadığı,
2-Bu yerdeki diğer meyve ağaçlarının, adet yaş ve cinslerinin ayrı ayrı gösterilmesinin düşünülmemesinin de doğru olmadığına işaretle bozulmuştur.
1_Gerçekten 3402 sayılı Kadastro Kanununun Takyitler, Sınırlı Aynı Haklar ve Muhtesat başlıklı
19. maddesinin, 2nci fıkrası da; "taşınmaz mal üzerinde, malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birisine ait muhtesat mevcut ise, bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir." hükmüne yer verilmiştir. Anılan maddede ağaçlar yönünden yalnızca kendiliğinden yetişme olmayıp arzın malikinden başka bir kimsece dikilip yetiştirme gözetilmiş ve ayrıca ağaçların süreklilik arz edip-etmedikleri dikkate alınmamıştır. O itibarla taşınmasın hususunda "çaykara" bulunduğu de gözetildiğinden bu yönde araştırma ve inceleme yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden eksik inceleme ile davanın reddedilmesi doğru değildir.
2_ Mahkemece, bozma kararının taşınmaz üzerindeki ağaçların cins, yaş ve adetlerinin tesbiti gereğine değinen kıskına ise bu konuda bozma çerçevesinde yeniden İnceleme ve tespit yapılarak eylemli uyma ile hüküm kurulmuştur. Bu durumda ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı bulunmayıp bozmadan sonra toplanıp değerlendirilen yeni olgulara dayalı yeni bir hükmün bulunduğunun kabulü gerekir. O itibarla mahkemece kurulan yeni hükme yönelik tereyiz itirazlarının incelenmesi için dosya, özel dairesine gönderilmelidir.
SONUÇ: l- Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının 1. bentte gösterilen nedenlerle oyçokluğu ile bozulmasına,
2- Kurulan yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının tetkiki için dosyanın 17.Hukuk Dairesine gönderilmesine, oybirliği ile, 23.11.1994 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Çağdaş toplumlarda tapu sicilinin büyük önemi olduğu yadsınamaz bir gerçek olup bu toplumlarda devlet tapu sicilinin özenle, titizlikle ve düzenli tutulması yükümlülüğü altına girmiş, tapu sicilinin açıklığını (aleniyetini) sağlamış ve tapu siciline güven (itimat) ilkesini öngörmüştür.
Bu derece önem verilen tapu siciline yazılması gereken hakların, düşünülmesi gereken
cerhlerin, bir düzen içinde ve süreklilik arzeder biçimde belli ilkelere göre tutulması gerekir. Yoksa, tapu sicilleri "yaz-boz" tahtasına döner, içinden çıkılması olanaksız bir kargaşa ortamına itilmiş olur. Onun için, Medeni Yasanın 918.maddesi tapu siciline tescili gereken aynı hakları sınırlı biçimde şeymiş, ciğer kişisel hakların yasaların açıkça belirlediği durumlarda tapu siciline şerh verilebileceğini öngörmüştür.
Konumuzla ilgili tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilecek hak ve bilgilerin neler olduğu Medeni Yasada açıkça belirtilmiş ise de aynı yasanın 910/2.maddesinin açık hükmü ve tapu sicil Tüzüğü ile ilgili özel yasalarda açıkça öngörülen hususlar dışında tapu sicilinin beyanlar hanesine başkaca hiç bir şerh verilemez. Beyanlar hanesinde gösterilecek hakların ve bilgilerin nelerden ibaret olduğu, 7.6.1994 gün ve 21953 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Tapu Sicil Tüzüğünün 60-64.maddelerinde açıklanmıştır.
Somut olayda söz konusu edilen durum "Söğüt ağaçları ile kavak ağaçlarının meyve ağaçlarıyla birlikte" 3402 sayılı Kadastro Yasasının 19/2.maddesi ile Tapu Sicil Tüzüğü hükümlerine göre tapu sicil kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilecek "muhtesat" kapsamına alınıp, alınamayacağı hususuna ilişkin bulunmaktadır.
3402 sayılı kadastro yasasının 19/2.maddesi ile bu maddeye paralel hüküm getirilmiştir. Bu hüküm ile halen yürürlükte bulunmayan 766 sayılı Tapulama Yasasının 40.maddesinde yer alan muhtesat sözcüğünün kapsam ve niteliğinin yasa koyucunun amacıyla Medeni Yasa ve Tapu Sicil Tüzüğünde belirlenen genel ilkeler doğrultusunda belirlenmesi gerekir.
Gerçek odur ki; hem 3402 sayılı Kadastro Yasasının 19/2.nemde 766 sayılı Tapulama Yasa
sının 40.maddelerinde geçen "muhtesat" sözcüğünün tanım ve kapsamı yasa koyucu tarafından belirlenmemiştir.
Etimolojik açıdan baktığımızda arapça kökenli bir sözcük olan muhtesat kelimesi, muhdes sözcüğünün çoğulu olup, "evvelce olmayan şey, yeni şey, sonradan çıkma, ihdas edilmiş, sonradan meydana gelmiş şeyler" anlamına gelir.
Hukuk literatüründe ise; muhdesat ortaya konulan, meydana getirilen şey demektir. Bir başka söyleyişle, kadastro tesbitinden önce taşınmaz mal üzerinde malikten başka kişiler tarafından ihdas edilen, üçüncü kişilere yada müşterek mülkiyet durumunda paydaşlardan birine ait olan yapı, bina, tesis, bağ, bahçe gibi şeyleri anlatmak için kullanılan yasal bir deyimdir. Doğal ve yasal olarak muhdesat taşınmazın mütemmim cüzüdür; parçasıdır, Medeni Yasanın 619.maddesinde açıkça belirtildiği gibi bir şeye malik olan kinişe o şeyin bütün mütemmim cüzilerine de malik olur. Yerel örfe göre bir şeyin ana öğelerinden birini oluşturan temel unsur telef, tahrip ve tağyir edilmeden ondan ayrılması olanaksız bulunuyorsa bu parçalar o şeyin mütemmim cüzleri sayılır.
Aslında muhdesatın beyanlar hanesinde gösterilmesi, ne yeni bir ayni hak doğurur, ne de kişisel bir hakkı güçlendirmeye yarar, bu işlen sadece mevcut hukuksal yada eylemli durumun saptanmasını ve aleniyet kazanmasını sağlar.
Yasa koyucunun burada güttüğü amaç, muhtesat sahibinin ileride Medeni Yasanın 648, 646, 650 veya 655 maddelerine göre açacağı yenilik doğurucu develerde hakkını yitirmemesini sağlayarak ve yasal bir güvenceye kavuşmasını temin etmektir. Öğreti ve uygulamada bu hususta tan. bir görüş birliği vardır.
766 sayılı Tapulama Kanununun 40 ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 19/2.maddelerinde
sözü edilen muhdesat sözcüğüne bir kapsam belirlerken Medeni Yasanın 619, 646, 649, 650 veya 655 maddelerinin gözönünde tutulması sorunludur. Kadastro Yasasının 19/2.maddesinin Medeni Yasanın anılan maddelerinden ayrı değerlendirilmesi düşünülemez. Buna göre muhtesatın öncelikle mütemim cüz (taşınmazın ayrılmaz parçası) niteliği taşıması zorunludur. Başka yere nakledilmek üzere geçici olarak dikilen fidanlar; dere, çay çeşme kenarlarında kendiliğinden yetişen ve yetişmesinin her aşamasında (fidan, odun, kereste) olarak nakilleri mümkün olar. geleceğe yönelik meyve verme güç ve yeteneği bulunmayan söğüt, kavak gibi çoğunlukta sürgünden yetişme yöntemine bağlı ağaçlarını baraka ve sökülmesi ;basit binaların yol, orman toprağı, mera , göl, deniz, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan yerlere dikilen veya yapılan muhtesat ile tek malikin veya iştirak halindeki mülkiyete konu olan taşınmazlar üzerine ortaklardan birinin yaptığa muhtesatın 3402 sayılı yasanın 19/2 maddesine göre tesbit tutanağında ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi olanaksızdır.
Dava konusu olayda yerel mahkemece çay kenarında (çaykara) tabir edilen yerlerde yetiştirilmiş meyve ağaçlarının yanı sıra söğüt ve kavak ağaçlarının da muhdeset kapsamına alınması olgusu Dairece bozma nedeni sayılmıştır.
Halen yürürlükte bulunmayan 766 sayılı yasanın 40.maddesinin gerekçesinde "muhtesatdan amaç, bina ve ağaç gibi şeylerdir. Geçici nitelikte olmak üzere yapılan kulübe ve baraka gibi hafif binalar, bu madde hükmüne göre muhteset sayılmayacaktır" denilmektedir.
3402 sayılı Yasanın 19/2.maddesi gerekçesinde ise "maddenin ikinci fıkrasında muhteseta ilişkin hükümler bulunmaktadır. Muhtesat, geçici olmayan bina ve ağaç gibi şeylerdir", denilmektedir. Dikilen şeylerin yerin mütemmim cüzü sayılması ve Medeni Yasanın 655. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için dikilen şeyin yere sıkı bir biçimde, derin köklerle bağlı bulunması ve süreklilik arzetmesi gerekir, Dere ve çay kıyılarında kendiliğinden yetişen veya birkaç kavak ve söğüt ağacının çeşme başına bir kimse tarafından hayır için dikilmesi veya bu tür söğüt ve kavak ağaçlarının malik dışında üçüncü şahıslar tarafından budama,sulama gibi bakım ve gözetimlerinin yapılması, özellikle söğüt ağaçlarının üst kısımlarının kesilmeleri sonunda yerde kalan köklerinden yeni sürgünler vererek büyümesi olgusunun muhtesat sahibine ne gibi olanaklar sağlayacağı ve bunun kaç kez devam edeceği hususlarının düşünülmesi gerekir. Böyle hallerin muhtesat yönünden gereksiz bir takım yeni davaların açılmasına neden olacağı kuşkusuzdur.
Kaldık ki, 766 sayılı Yasanın 40.maddesi gibi 3402 sayılı yasanın 19/2.maddesindnde Medeni Yasanın sistemine, mülkiyet esaslarına, mütemmim cüz tanımına, tapu sicili ile ilgili genel ilkelere aykırı düştüğü Nusret O... ve Suat B... tarafından eleştiri konusu yapılmıştır.
Diğer meyve ağaçlarından farklı özellikler taşıyan ve yaşamlarının her aşamasında ekonomik değer konusu yapılarak nakilleri,taşınmazdan çıkarılmaları, Medeni Yasanın 655.maddesine göre değerlerinin tazminata dönüştürülmesi mümkün olan bu nitelikleri itibariyle yasanın anladığı manada süreklilik göstermeyen söğüt ve kavak ağaçlarının muhtesat kapsamına alınması yasa koyucunun amacına ters düşer.
Bu gerekçelerle sayın çoğunluğun "değişik bozma konusundaki görüşlerini katılmıyorum." dairenin bozma kararı doğrultusunda yerel mahkemenin direnme kararı bozulmalıdır.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini