Taraflar arasındaki "kadastro tesbiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çankırı Kadastro Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 17.10.1991 gün ve 1991/9 - 249 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16.Hukuk Dairesinin 7.12.1992 gün ve 1992/596-14674 sayılı ilamıyla; (... Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli bulunmamaktadır. Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Bozmaya uyulmakla taraflar yararına usuli muktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmesi gerekir. Hükmüne uyulan bozma ilamında da işaret olunduğu üzere, çekişmeli parselin kadastro tesbiti sırasında davalı olduğu belirtilerek, 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 13'ncü maddesi gereğince malikhanesi açık bırakılmak sureti ile tutanak düzenlenmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesinde taşınmaza ilişkin olarak taraflar arasında görülmekte olan dava elatmanın önlenmesi davasıdır. Elatmanın önlenmesi davası mulkiyet hakkının belirlenmesine ilişkin bir dava olduğundan taşınmazın aynına ilişkindir. Davanın niteliği itibariyle dava kapsamına giren taşınmazların geometrik ve hukuki durumlarını belirlemek görevi kadastro hakimine aittir. Öncesi davalı olan taşınmazın kadastro tutanağının malikhanesinin kadastro ekibi veya komisyonca doldurulması hüküm ifade etmediği gibi, tesbite vaki itirazlar hakkında komisyonca verilen kararlarda hukuken hiç bir sonuç doğurmazlar. Hal böyle olunca; kadastro tesbitinden önce Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı anlaşılan elatmanın önlenmesi davasının görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine devri sağlanmalı, dava dilekçesinde yazılı tüm taşınmaz tutanakları ile Asliye Hukuk Mahkemesinden devredilen dava dosyası birleştirilmeli, askı ilanları yapılmalı, ilan süresi bittikten sonra Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın, davacı ve davalılarının dışında tesbite itiraz eden yada lehine tesbit yapılan kişilerinde davanın tarafı olduğu nazara alınarak iddia ve savunmaları ile ilgili tura delillerini bildirmeleri istenmeli, tarafların bildirdiği deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmemesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de taraflar tapu kaydına dayanmıştır. Mahkemece dayanılan tapu kayıtları ihdasından itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilip mahalline uygulanmamış, tapu kayıtlarının başka parsellere revizyon görüp görmediği araştırılmamış, tapu kayıtları başka parsellere revizyon görmüş ise, kaydın, bu revizyon gördüğü parsel tutanak suretleri ile bu parselleri kenardan çevreliyen tüm taşınmazların tutanak ve dayanağı olan belgeler getirtilip uygulamada bu kayıtlardan yararlanılmamıştır.

Ayrıca davacı Hazine hariç diğer davacılar ile davalı taraf arasında mirasçılık ilişkisi olup

olmadığı, mirasçılık ilişkisi varsa terekenin paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşılmışsa kime

isabet ettiği ve mirasçılık ilişkisi yoksa taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime

kaldığı, kire tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, dava konusu taşınmazlarla

ilgili" olarak daha önce cereyan ettiği bildirilen davalarda bu davanın tarafları veya seleflerinin taraf olup olmadığı, bir başka ifade ile zilyetliğin çekişmeli olup olmadığı hususu üzerinde durulmamış, genel olarak dava kapsamına giren parsellerin bir bütünden bölünüp bölünmediği, bölünmüşse hangi tarihte bölündüğü, bölünme tarihi ile tesbit tarihi arasında 20 yıl geçip geçmediği, tesbit tarihi ile bölünme tarihi arasında 20 yıl geçmişse belgesiz olarak yüz dönümden fazla taşınmazın iktisabının mümkün bulunmadığı nazara alınmamıştır. Bu tür bir soruşturmaya dayanılarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dava dilekçesinde davalı olarak isimleri yazılan şahısların nihai kararda gösterilmemesi ve kararın kendilerine tebliğ edilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden : Davacılar ve müdahil Davacılar vekilleri

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu ' nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildikleri anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacılar ve Müdahil Davacılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının' Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.11.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini

Yargıtay Kararları 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 1989 1988 1987 1986 1985 1984 1983 1982 1981 1980 1979 1978 1977 1976 1975 1974 1973 1927-1972