 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/139
Karar no : 1994/333
Tarih : 18.05.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 2.11.1992 gün ve 1991/974 Esas, 1992/870 Karar sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 9.3.1993 gün ve 475-2037 sayılı ilamı
(...Davacı kafeterya çalıştırdığını, sezon sonunda muhafaza etmesi için emaneten buz makinası, 70 adet plastik sandalye ve 18 adet yuvarlak masayı davalıya bıraktığını, eşyaların iadesini istediğinde, davalının satarak elden çıkarmış olduğunu bildirdiğini ileri sürerek, eşyaların mevcutsa aynen, değilse bedelleri toplamı 13.700.000.-TL'nin faizi ile birlikte davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, davacı tarafından emaneten kendisine eşya bırakılmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davacıya ait olan buz makinası, 70 adet plastik sandalye ve 18 adet yuvarlak masanın mevcutsa aynen, olmadığı takdirde değerleri olan 9.200.000.-TL'nin dava tarihinden itibaren % 30 yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalının tanık dinlenmesine açık bir muvafakatı yoktur. Kaldıki davacı tanıklarından Celal Çınar, davacının iddiası hakkında ispata yeter bir beyanda bulunmamış, diğer davacı tanığı da, davacının arkadaşı olup, eşyaların miktarı hakkında kesin bir bilgi vermemiştir. Davalının tanıkları ise, eşyaların davalıya teslim edilmediğini söylemişlerdir. Bu durumda, dinlenen tanıkların beyanı davanın ispatına yeterli değildir. Öte yandan, buz makinası, hakkında davalının bir kabulü de yoktur. Ancak dava dileçesinde, (her türlü delil) denilmek suretiyle yemin deliline de dayanılmış olduğundan, davacıya iddiası hakkında, davalı tarafa bir yemin teklifine hakkı bulunduğu hatırlatılarak, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 18.05.1994 gününde yapılan 1. görüşmede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, yapılan ikinci görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
H.U.M.K.'nun 179/3 ve 180. maddesine uygun bir şekilde açıkça yemin deliline dayanılmadıkça ve Aynı Kanunun 75 ve 244. maddeleri uyarınca hakim "muvafık" görmedikçe; davacıya yemin teklif edip etmeyeceğini sormu zorunluluğunu hakime yüklemek; açıklanan kurallar ve özellikle H.U.M.K.'da 3156 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin gerekçesi ile bağdaşmaz. Davanın konusu vedia aktinin değeri itibariyle şahitle isbat mümkün değildir. Karar, dava red edilmek üzere bozulmalıdır.