 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1994/10-525
K:1994/689
T:16.11.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY KARARI
Taraflar arasındaki "kurum zararının ödetilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6.İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.12.1991 gün ve 1990/378 E., 1991/757 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 20.9.1993 gün ve 1992/1888 E.1993/9625 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı, iş kazasında yaralanan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine, uğranılan kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Sigortalı Murat A..., T... Endüstri Meslek Lisesinde 18.9.1989 tarihli sözleşme uyarınca stajyer öğrenci olup, 13.11.1989 tarihinde G... Kollektif Şirketi işyerinde çalışırken elektrikli matkap tezgahında parmağını kestirerek iş kazasına uğramıştır.
Kurum, bu sigorta olayı nedeniyle bağladığı gelirlerin peşin sermaye değeri ile, geçici iş görememezlik ödeneği ve tedavi giderlerinin tahsilini işe giriş bildirgesini süresinde vermeyen davalılardan, 506 sayılı Kanun m.9-10 uyarınca, müştereken ve müteselsilen istemiş, mahkeme okul idaresi hakkındaki davayı reddetmiş, isteğin bir kesiminin sigorta olayının meydana gelmesinden %60 kusurlu görülen G... Kollektif Şirketinden tahsiline karar vermiş, karar sadece davacı kurum tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki sözleşmeye göre, Murat A... 18.9.1989 tarihli sözleşme uyarınca T..Endüstri Meslek Lisesinde aynı tarihte mesleki eğitime başlamıştır.
Sözleşmenin 18.maddesine göre, bu gibi stajyer öğrencilerin iş kazası meslek hastalıkları ve hastalık sigortası hükümleri uyarınca sigorta ettirilmeleri gerekmektedir. Bu işlenin, okul müdürlüklerince yapılacağı ve miktarı saptanacak primlerin Sosyal Sigortalar Kurumunca ödeneceği, ödene belgesinin saklanacağı sözleşmenin 19 ve 20.maddelerinde yazılıdır.
Nitekim, 15.11.1989 tarihli içe giriş bildirgesinin T... Endüstri Meslek Lisesi Müdürlüğü vermiştir. Böylece, anılan davalının, 506 sayılı Kanun m.9-10 çevresinde yasal süre içerisinde işe giriş bildirgesi vermediği ve sorunluluk koşullarının oluştuğu tartışmasızdır. Kaldı ki, aday çırak, çırak ve işletmelerde eğitim gören öğrencilerin sigorta işlemleri hakkındaki yönetmeliğin 6.maddesi de, çırakların sigortalılığını gerçekleştirme ve işe giriş bildirgesi verme yükümünü okullara yüklemiştir.
Öte yandan 5.6.1986 tarih ve 3308 sayılı Kanunun 25/4 maddesine göre "aday çırak, çırak ve işlenmelerde meslek eğitimi gören öğrencilere sözleşmenin akdedilmesiyle 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun iş kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık sigortaları hükümleri uygulanır". Sözleşme 18.9.1989 tarihli olmakla, davacının iş kazası bakımından durumunun 506 Sayılı Kanun çevresinde düşünülmesi zorunludur. 506 sayılı Kanunun uygulanmayacak maddeleri ise, 3308 sayılı Kanun m.25/sonda açıkça belirlenmemiştir. Bunlar 506 sayılı Kanun m.23,24,35,42.maddeleridir. Ve tümü eş ve çocuklara, ana babaya gelir bağlanması ve hastalık yardımı yapılmasına ilişkindir. Diğer bir deyimle 3308' e tabi sigortalıların ana baba eş ve çocuklarına gelir bağlanamayacağı, hastalık yardımı yapılmayacağı öngörülmüştür. Bunlar dışında, 506Sayılı Yasanın öteki maddelerinin uygulanmayacağı düşünülmemiş ve bunlara, özellikle 9-10.maddelere, istisnalar arasında yer verilmemiştir.
Bundan başka, 3308 sayılı Kanun m.25/2 deki "aday çırak, çırak ve öğrencinin eğitimi sırasında, işyerinin kusuru halinde, meydana gelecek iş kazaları ve meslek hastalıklarından işveren sorumludur" denilmiştir. Bu fıkra, 506 sayılı Kanun m.26/1'e koşut bir kural içermektedir. Gerçekten, eğitim görülen işyerine ilişkin bir kusur, iş kazasına yol açmışsa, bundan o işyerinin işvereninin sorumlu tutulması doğaldır. Ancak bilindiği gibi, 9 ve 10.maddelerden doğan sorumluluk, kusura dayalı bir sorunluluk olmayıp, sigortalıların, işe giriş bildirgelerini vermekle yükümlü olanların bu yükümlülüklerine aykırı davranmalarının yaptırımı olan bir sorunluluktur. Burada, yükümlülerin ayrıca sigorta olayının meydana gelmesinde kusurlu olup olmamaları sadece sorumluluğun kapsamına yönelik bir durum yaratır. Diğer bir değişle, 9.maddeye aykırı davranmakla beraber, sigorta olayının meydana gelmesinde, yükümlünün kusuru yoksa, yada sigortalının veya olaya karışan diğer kişilerin karşılıklı kusuru yada olayın kaçınılmaz niteliği mevcutsa, rücu tazminatının indirilmesi söz konusu olacaktır.
Davada, sadece 9-10 maddelere dayanılarak tazminat istenilmiştir. 506 sayılı Kanun m.26 ve 3308 sayılı Kanun m.25/2'ye dayanan bir dava yoktur. Buna rağmen, davalılardan G... Kollektif Şirketi, mahkum edilmiştir. Fakat, bu davalının temyizi yoktur, öteki davalı okul idaresi hakkındaki dava reddedildiğinden, bu davalı da temyiz etmemiştir. Ne var ki, yukarıda açıklandığı üzere davalı okul idaresinin, 3308 sayılı Kanunun ve buna ilişkin yönetmelik sözleşme ve 506 sayılı Kanun m.9'a aykırı davrandığı ve yasal sürede işe giriş bildirgesi vermediği ortadadır.
Bu davalıyı temsil en Hazine vekili de davayı takip etmiştir.
İş bu fiili ve hukuki gerçekler gözönünde tutularak, davalı okul idaresi-Hazine hakkındaki davanın kabulü ve BK. m.43-44 ve müteselsil tahsil talebi dikkate alınarak, tazminatın belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma
kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 16.11.1994 gününde, oybirliğiyle karar verildi.