 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/8-481
Karar No: 1993/689
Tarih: 27.10.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ZİLYEDLİKLE İKTİSAP ( İştirak Halinde Mülkiyet )
- İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET ( Zilyedlikle İktisap )
- MURİSİN SAĞLILIĞINDA TAŞINMAZI SATMASI (Zilyedlikle İktisap)
- ZİLYEDLİKLE İKTİSAP ( Murisin Sağlığında Taşınmazı Satması )
743/m.539,611,612,639
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bornova Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.10.1991 gün ve 1989/1553 Esas, 1991/1389 Karar sayılı kararın incelenmesi davalı ve müdahiller vekilleri tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 18.12.1992 gün ve 1991/18974 Esas, 1992/16683 Karar sayılı ilamı:
( ... Mahkemece dosya içindeki senetler değerlendirilerek taşınmazın 1944 yılında ölen Mehmete ait olduğu ve karısı Emine tarafından oğlu Mustafa Güleşçiye satıldığı, Mustafanın da 5.4.1993 tarihli senetle oğlu Ramazan Güleşçiye, onun tarafından da 1990 yılında davacıya satıldığı kabul edilmiştir.
Taşınmazın öncesinin 1944 yılında ölen Mehmet Güleşçiye ait olduğu hususunda taraf gerçek kişiler arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Önemli olan yön taşınmazın murisin karısı Emineye geçiş şeklidir. Tanıklardan sadece bilirkişi ( Musa Güleşçi ) muris Mehmet Güleşçinin sağlığında mallarını paylaştırdığını, bu taşınmazın Emineye verildiğini bildirmiştir.
Ancak bu açıklama diğer tanıklar ve bilirkişiler tarafından doğrulanmamıştır. Diğer tanıklardan bir kısmı muris Mehmetten kaldığını taksimi duymadıklarını, taksim olsaydı tuyabileceklerini ifade etmişlerdir. Tanık Musa Güleşçi dip murisin oğlu olup taraf gerçek kişilerle menfaat ilişkisi olduğu izahtan varestedir.
Bu tanığın tarafsız olduğu kabul edilse bile ifadesi ile değer tanık ifadeleri arasında açık bir aykırılık vardır. HUMK.'nun 265. maddesi hükmü çerçevesinde bir aykırılığın giderilmesi gerekir. Muris Mehmet 1944 tarihinde ölmüş olduğuna göre terekesi iştirak halindedir. Nizalı taşınmaz muris tarafından sağlığında bir başkasına devredilmemiş ve ölümünden sonra da taksim edilmemişse, bir mirasçının tek başına satış veya devri geçerli olmayacağı gibi M.K.'nun 539. maddesine göre zilyetlik dahi iştirak halinde mirasçılara intikal etmiş olacağından, mirasçılardan birinin veya birkaçının zilyetliği yirmi yılı geçse bile bu durum mirasçıya iktisap hakkı vermez. Mahkemece yapılacak iş az önce açıklandığı üzere murisin sağlığında bu taşınmazı karısı Emineye devredip etmediği veya taksim sonucu karısı Emine, ya da oğlu Mustafa'ya isabet edip etmediği hususunu araştırmak veya uyuşmazlığı ona göre çözmekten ibarettir. Müdahiller Kazım ile Kadir muris Mehmet Güleşçinin mirasçılarıdır. Murisin bunlardan başka mirasçıları da vardır. Bu müdahillerin iddia suretlerine göre, diğer mirasçıların da davaya katılmaları gerekmektedir. Zira bu kişiler terekenin iştirak halinde olduğunu mirasçılardan Mustafa'nın tek başına 3. kişi durumunda bulunan Ramazana satışının geçerli olmadığını iddia etmektedirler.
Ancak Mustafa Güleşçiden oğlu Ramazana satış tarihinin de belirlenmesi gerekir. Mustafa sağ iken oğlu Ramazana devretmiş ve mirasçı durumuna geçiş tarihine kadar 20 yıl nizasız fasılasız, malik sıfatıyla taşınmazı tasarruf etmiş ise, mirasçı durumunda olmadığından taşınmazın kendi adına tescilini isteyebilir. Bu durumda davacıya yapılan devir geçerli sonuç doğurur. Ayrıca müdahillerden harç alınmamış olması Yasa'ya aykırıdır. İtiraz davacılarının bu davalarının dinlenilmesi için Harçlar Kanunu'na göre kendilerinden peşin dava harçlarının alınması gerekir. Aksi takdirde Harçlar Kanunu'nun 32. maddesine göre, davalarına devam olunamaz... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle dava, M.K.'nun 639. maddesinden kaynaklanan tescil istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın, asıl malik Mehmete ait olduğu tartışmasızdır. Asıl malik muris Mehmetin 1944 olan ölüm tarihi itibariyle ise terekesi, iştirak halindedir. Davacı, bu yeri murisin çocuklarından olan Mustafadan babasının, ondan da 1989 yılında kendisinin satın aldığını ileri sürmektedir. Davada eklemeli zilyetliğe dayanmıştır. Bu durumda Özel Dairece, uyuşmazlığın niteliğine göre, olayda çözüme ulaşılmasında izlenmesi gereken yola ilişkin olarak, devamlılık kazanmış yargısal kararlara uygun biçimde verilen ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
O halde usul ve Yasa'ya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Hazine vekili ile müdahiller vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oybirliğiyle karar verildi.