 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/857
Karar No: 1994/110
Tarih: 02.03.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Afyon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 17.3.1992 gün ve 1992/14-1992/185 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 8.3.1993 gün ve 1992/6636-1993/1730 sayılı ilamı ile; (.. Davacı vekili davalı şirketin maliki olduğu aracın Z.Ç.'ye çarparak ölümüne neden olduğunu, araç sürücüsüne dava açtıklarını, karara bağlandığını beyanla davalıdan da 8.654.948.- lira maddi ve manevi tazminat talep etmişlerdir. Davalı vekili aynı konuda daha önce dava açılıp karara bağlandığından yeniden dava açılamıyacağından davanın reddini istemiştir. Mahkemece daha önce aynı konuda İ.B. ile H.B. aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açıldığından yeniden aynı konuda dava açması usul ve yasaya aykırı olduğundan davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Davalı Akbor Ltd. Şti.'nin olaya karışan aracın sahibi olduğu davalı tarafından kabulünde olduğuna göre karayolları Trafik Kanununun 85. maddesi uyarınca zamanaşımı süresi içinde araç maliki hakkında dava açılabileceği kuşkusuzdur. Bu durumda mahkemenin daha önce açılan davada toplanan deliller gözönünde tutularak ve tahsilde tekerrüre meydan vermemek koşuluyla hüküm kurulması gerekmektedir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, meydana gelen trafik olayında ölen çocuğun anne ve babası tarafından açılan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Aracın sürücüsü aleyhine açılan dava, kabulle neticelenmiş ancak o davada yine davalı gösterilen kişinin aracın sahibi olmadığının belirlenmesi üzerine hakkındaki dava redle sonuçlanmıştır. Temyize konu dava ise davacıların çocuklarının ölümüyle sonuçlanan trafik olayına karışan aracın gerçek işleticisi aleyhine açılmıştır. Bu konuda bir uyuşmazlık yoktur. Gerçekten, önce görülen davada aracın sürücüsü BK. 41, temyize konu davada araç işleticisi ise 6085 sayılı Trafik Kanununun 50. maddesi gereğince davacılara karşı müteselsilen sorumludurlar. Her ne kadar sürücü ve aracın işleticisinin sorumlulukları, farklı hukuki nedenlerden kaynaklanması sebebiyle eksik teselsül niteliğinde isade bu halde de sorumlulardan herbiri tazminat borcunun tamamından sorumludur. Alacaklı, ediminin tamamını borçlulardan herhangi birinden istemek hakkına sahiptir. O kadarki alacaklının bir borçluyu dava edip alacağın tamamı hakkında tahsil hükmü elde etmiş olsa dahi alacağını tahsil etmediği sürece diğer müteselsil borçlular aleyhine aynı alacaktan dolayı dava açmasına yasal bir engel bulunmadığı gibi, mahkemece de ödetmede tekerrür etmemek koşuluyla tahsil kararı verilmesinde keza bir yasal sakınca yoktur. Bu durumda Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 2.3.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.