 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/835
Karar No: 1994/65
Tarih: 16.02.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.12.1992 gün ve 3411053 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 21.6 1993 gün ve 15394-10736 sayılı ilamı
(... Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının iş aktinin feshine neden olan olaylarla ilgili olarak davacı ve bazı arkadaşları hakkında C. Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Davacı hakkında Kamu davası açılması halinde BK.nun 53 ncü maddesine göre verilecek beraat kararı Hukuk hakimini bağlamaz ise de, Ceza Mahkemesince tesbit edilen maddi olgular ve özellikle mahkumiyet kararı Hukuk Hakimini bağlayacağından cezai soruşturmanın sonucunun beklenmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldaktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davalı banka tarafından verilen 20.5.1992 havale tarihli cevap dilekçesinin ikinci bendinde, davacının emekliye sevk edilme sebebinin, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporunda belirtilen hususlar olduğu ifade edilmiş ve anılan raporda davacının, davalı bankada Krediler müdürü ve krediler koordinatörü olarak görev yaptığı tarihmerde, istihbarat raporlarındaki olumsuzluklara rağmen bazı firmalara kredi açılıp kullandırıldığı ve bu kredilerin kullandırılması nedeniyle de bankanın zarara uğrayıp mali bünyesinin zayıfladığı belirtilmiştir. Ayrıca da, anılan raporda, davacı hakkında Başbakanlıkça bu konularda soruşturma açıldığı ve halen devam ettiği gibi, davalı Bankaca da davacı hakkında ayrı soruşturma yürütülmekte olduğu açıklanmıştır. Yine Hakimin, davanın her safhasında iki tarafın iddiaları hududu dahilinde olmak üzere kendilerini dinleyeceği ve lazım olan delillerin ibraz ve ikamesini emredebileceği de HUMK.nun 75/3. maddesinde hükme bağlanmış durumdadır.
Uyuşmazlığın niteliğine göre olayda sağlıklı ve hukuksal bir çözüme ulaşılabilmesi için, aktin feshinin nedeni olduğu bildirilen konularla ilgili olarak davacı hakkında gerek Başbakanlıkça, gerekse davalı bankaca açıldığı bildirilen soruşturma sonucunun mercilerinden sorulmasının gerektiği aşikardır.
Bu durumda, davacı hakkında C. Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunun duruşmada ileri sürülmediği, bu nedenlede temyiz aşamasında nazara alınamıyacağına değinen yerel mahkeme direnme kararı yerinde değildir. O itibarla, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) 16.2.1994 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.