 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/830
Karar No: 1994/89
Tarih: 23.02.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 18.12.1991 gün ve 1990/525 E. 1991/762 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 25.1.1993 gün ve 1992/7084 E.-1993/472 K. sayılı ilamı:
(.... Davacı 35 seneden bu yana zilyedi bulunduğu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında 261 parsel numarası ile ölü Osman Ağa mirasçıların adına tesbit ve tescil edildiğini, ölü Osman Ağa'nın kim olduğunun bilinmediğini, keza mirasçılarının da olup olmadığının da bilinmemekte olduğunu ileri sürerek kaydın bu nedenle iptali ile adına yazılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece kayıt malikinin bilinen kişi olduğu görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık konusu 261 parsel ölü Osman Ağa mirasçıları adına kayıtlı olup kasadro tutanağındaki açıklamalara göre Osman Ağa'nın ve veresesinin 40 seneden bu yana aralıksız ve nizasız tasarrufta bulunmaları nedeniyle adlarına tesbit ve tescil edildiği açıklanmış, davaya katılan Kamuran Demir ölü Osman Ağa'nın mirasçılık belgesini dosyaya sunarak Osman Ağa'nın kendisinden başka mirasçılarının da bulunduğunu, gerek Osman Ağa'nın gerekse mirasçılarının bilinen kişiler olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Bu açıklamalara göre kayıt maliki Osman Ağa mirasçılarının bilinmeyen kişiler olmadığı ortaya çıkmaktadır. Kaydın iptal ve tescili istenildiğine göre öncelikle davanın kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise belirlenebilecek mirasçılarına davanın yönetilmesi, taraf teşkili yapıldıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece Osman Ağa veresesinin bilinen kişiler olduğu gerekçesi ile davanın reddedilmesinde isabet bulunmamaktadır. Davacıya Osman Ağa'nın mirasçılarına davayı yöneltmek üzere süre ve imkan tanınması, taraf teşkili yapıldıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında taraf delillerinin toplanması ve bundan sonra hüküm kurulması gerekirken bu yön gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, MK'nun 639/2'den kaynaklanan tescil isteğine ilişkindir.
Dava konusu 261 parsel sayılı taşınmaz, tapulamaca zilyetliğe dayalı olarak, Osman Ağa mirasçıları adına tesbit ve tescil edilmiştir. Dava dilekçesinin içeriğinden, davacının, dava konusu taşınmazda kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğiyle mülk edinme koşullarının kendi lehine oluştğu iddiasıyla bu yere ait tapunun kendi adına oluşturulmasını amaçladığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu tür davaların tapu kayıt maliki ya da, ölmüşse her ne kadar tapu sicilinde malik görülen Osman Ağa'nın kim olduğunun anlaşılmadığı ve mirasçılarının da bulunup bulunmadığının bilinemediğini, ileri sürmüşse de, harcını vererek davaya asli müdahil olarak katılan Kamuran Demir Osman Ağa'dan aldığı veraset ilamını ibraz ettiği gibi mirasçılarının da belli şahıslar olduğu saptanmıştır.
Bu durumda, davacının dava dilekçesi-içeriğinden anlaşılan davayı açmaktaki amacı da gözetilerek, kayıt maliki Osman Ağa mirasçılarına husumetin yaygınlaştırılmak suretiyle davaya katılmalarını sağlamak ve işin esasına girilerek uyuşmazlığın çözüme ulaştırılması gerekir.
Bu itibarla Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oyçokluğu ile karar verildi.