 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/820
Karar No: 1994/62
Tarih: 16.02.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındak "şuf'a" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Foça Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 26.11.1991 gün ve 208185 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 7.5.1992 gün ve 5736-6240 sayılı ilamı:
(... Dava, şuf'alı payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş ve hüküm davalı vekili tarafındantemyiz olunmuştur.
Davacı vekili müvekkilinin paydaşlarından bulunduğu şuf'alı taşınmazda davalının pay satınaldığını, açtığı ortaklığın giderilmesi davasında tapu kayıt örneği geldiğinde öğrendiğini ileri sürerek 22.10.1990 tarihinde bu davayı açmıştır.
Davalı, davacının satışı daha evvelde bildiğini iddia edildiği gibi öğrenmenin 2.10.1990 tarihindeolamıyacağını savunarak davanın süre yönünden reddiniistemiştir.
Şuf'alı py 13.3.1990 tarihinde davalıya satılmıştır. İddiada da geçen ortaklığın giderilmesi davası 17.7.1987 tarihinde açılmış tapu kayıtları aynı yıl içerisinde celbedilmiştir. Mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin bir başka dava sonucubeklenirken 26.6.1990 tarihli oturumda dava konusu yani ortaklığın giderilmesi istenen taşınmazın tapu kaydının yeniden istenmesine karar verilmiş, buna neden gerek görüldüğü anlaşılmamaktadır. O karara göre yazılan müzekkere üzerine gelen kayıt örneği ortaklığın giderilmesi istenen davanın 2.10.1990 tarihli oturumda okunmuş bu davanın davacısı olan şimdiki davacı kayıtları incelemek üzere mehil istemiştir. İşte bu talepten sonra 22.10.1990 tarihinde bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Savunulduğu şekilde davalınınbu taşınmazda pay aldığını davacının satıştan hemen sonra öğrenip öğrenmediği yönünden tanıklar dinlenmiştir. Bu tanıklardan Erol Yavaş olayı zikrederek şuf'alı payın davalıya satıldığını, davacının o yıl ramazan bayramından sonrakibir gündeöğrendiğini açıkça belirtmiştir. Diğer davalı tanıklarının, özellikle davacının kardeşi Gökalp Karagözoğlu'nun, ifadesi de bu olguyu doğrulamaktadır. Davacı tanıkların aksine bir beyanı bulunmamaktadır. Böylece tanıkların birbirini doğrulayan ve tamamlayan beyanlarıyla satışıno yılın ramazan bayramı olan 26, 27, 28 Nisan 1990 günlerni izleyen bir kaç gün içinde, davacı tarafından öğrenildiği anlaşılmaktadır. İşte, bu öğrenmeyi takip eden 26.6.1990 tarihindeortaklığın giderilmesi davsında tapu kaydının istenmesinin bundan kaynaklanmış olabileceği düşünülmelidir. Bu yön bütün tanık beyanlarıyla değerlendirildiğinde davacının satışa 1990 yılı Nisan ayı sonundaveya Mayıs ayı başında muttali olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca da davanın bir aylık sukutu hak süresi içinde açılmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken yazılı görüşle davanın kabulü usul ve yasaya ayıkırı olduğundan hükmün bozulması icap etmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyumak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı(BOZULMASINA) oybirliğiyle karar verildi.