 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/67
Karar No: 1993/194
Tarih: 05.05.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "ferağa icbar" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Suluova Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.7.1991 gün ve 51-307 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
(... Dava satış vaadi sözleşmesi uyarınca cebri tescil isteminden ibarettir. Ne var ki önce tapu maliki meni müdahale davası açmış, satış vaadine ve şahsi hakka dayanarak tescil davası meni müdahale davası ile birleştirilmiş, o davada meni müdahale davasının kabulüne, satış vaadlerine dayalı davanın reddine karar verilmiş, temyiz aşamasından da geçmek suretiyle verilen karar onanmıştır. Sonradan aynı satış vaadi sözleşmesine dayanarak bu sefer Sulh Hukuk Mahkemesinde tapu iptali davası açılmış, dava reddedilmiş, karar onanmıştır. Satış vaadi sözleşmelerinde iştirak halindeki maliklerden bir kısmının paylarını satışı, vaadleri, sözleşmelerin taaahüt muamelesi olması dolayısıyle geçerli ise de, iştirak çözülünce ancak tarafına ifa olanağı verebileceğinden bu yönden mahkeme kararında cümleler yazılsa ve benimsenerek temyizce de onansaydı o zaman mahkeme kararındaki atıf yapılan genel kurul kararından yararlanılabilirdi. Oysa ki ilk kararda dava ifa olanağı yokluğundan değil de ona hiç dokunulmadan doğrudan reddedildiğinden kararlar da kesinleştiğinden H.U.M.K.daki 237. maddede sözü edilen kesin hüküm oluştuğundan mahkemenin bunu gözeterek davanın reddine karar vermesi gerekirdi. Bu yön gözetilmeden kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunuda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, noterlikçe düzenlenen 7.12.1964 gün ve 5251 ve 16.11.1965 gün ve 5252 sayılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerine dayalı cebri tescil istemine ilişkindir.
Ne var ki, satış vaadine konu yapılan çekişmeli taşınmazla ilgili olarak taraf miras bırakanları arasında, davalı tarafından kayda dayanılarak el atmanın önlenmesi, davacı tarafından da temyize konu davada dayanılan 1964 ve 1965 tarihli satış vaadi sözleşmelerine istinatla tapu iptali ve tescil isteği ile açılan ve birleştirilerek önce görülen 1979/185 esas sayılı dava dosyasında, mahkemece dayanak satış vaadi sözleşmelerindeki bedel üzerinden iptal davacısı, aleyhine hapis hakkı tanımak suretiyle, esas el atmanın önlenmesi davasının kabulüne karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Davacı, vaad karşılığı vaad borçlusuna ödedeği satış bedelini fiilen geri almakla, iki tarafa borç yükliyen sözleşme bozulmuştur. Bu durumda davacının geçersiz hale düşen satış vaadi sözleşmesine dayanarak cebri tescil isteminde bulunma hakkının kalmadığı aşikardır. O itibarla, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. Bu nedenle usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen sebepten ötürü (BOZULMASINA) oybirliği ile karar verildi.