 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/627
Karar No: 1993/805
Tarih: 15.12.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "satışın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ünye Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 18.10.1990 gün ve 1989/711 E.-1990/519 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ve bir kısım dahili davalı tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 9.7.1992 gün ve 1990/8656-1992/8295 sayılı ilamı:
(.. Davacı, davalı şirket tarafından yapılan ilam üzerine halka arzedileceği belirtilen hisselerden alabilmek için bu sürenin başlangıç tarihi olan 6.11.1988 tarihinde saat 8.00'de davalı şirkete ait fabrikaya gittiğini, davalı şirket yetkililerinin orada bulunan diğer alıcılarla birlikte kendisinden de 2 şer nüsha iştirak taahhütnamesi aldıklarını, ancak daha sonra halka arz edileceği duyurulan (33.122.000) liralık hissenin (16.800.000) liralık bölümünün Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi adına Aslan Yaman tarafından (16.800.000) liralık bölümünün Oyak adına Rüçhan Söhmen tarafından (67.000)'er liralık bölümünde Onur Baytok ve Yıldız Koç tarafından alındığının bildirildiğini, yapılan ilanda satılacak hisse tutarının (33.122.000) liralık olduğunun bildirilmesine karşın Ziraat Bankası yazısından satılacak hisse tutarının (33.734.000) liralık olduğunun anlaşıldığını, satışın usulüne uygun yapılmadığını belirterek usulsüz satışın iptali talebinde bulunmuş, aynı talep müdahil davacı sıfatıyla mahkemeye ortak dilekçe sunan Necati Peker, Recai Peker, Ziya Yiğit, Hasan Şimşek, Ahmet Kayabel, Yusuf Karamustafa ve Hüseyin Şimşek tarafından da tekrar edilmiş ve bu şahıslar da aynı nedenle satışın iptali talebinde bulunmuşlardır.
Davalı vekili, rüçhan haklarının kullanılmasından sonra arta kalan hisselerin bankaya para yatırıp, iştirak taahhütnamesi verilenlere satıldığını, sadece iştirak taahhütnamesi imzalanmasının hisse alımı için yeterli olmayacağını, mahkemece onaylanan sermaye arttırımının kesinleşerek ilan edildiğini belirterek davanın reddi talebinde bulunmuştur.
Dahili davalı Rüçhan Söhmen, davanın açılmasından sonra dahili davalı sıfatı ile kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, öte yandan kendisinin satış günü iştirak taahhütnamesi imzalayıp bedelini bankaya yatırarak söz konusu hisseleri bizzat satın aldığını, sadece iştirak taahhütnamesi imzalamanın hisse satın alma hakkı vermeyeceğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Dahili davalılardan Aslan Yaman ve Yıldız Koç ise, hisse alımının usulüne uygun olduğunu belirtmişlerdir.
Diğer dahili davalı Onur da, kendisinin davaya ithaline imkan bulunmadığına ve satış işleminin usulüne uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddi talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, iddia ve savunmaya toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalı şirketin sermaye arttırımı sırasında rüçhan haklarının kullanılmasından sonra orta kalan (33.734.000) liralık hissenin halka arzı hususunda ilanların yapılmasından sonra davacı ve müdahil davacıların satış başlangıç tarihi olan 6.11.1989 tarihinde erken saatlerde davalıya ait fabrikaya giderek adlarını görevli bulunan Oya Tokatlı adlı memura sıralı olarak yazdırdıkları ancak hisselerin fabrikaya davacı ve müdahil davacılardan sonra gelen dahili davalılara satıldığı, hisse senetlerine talep çok olduğuna göre hisselerin ya müracaat sırası gözetilmek ya da açık arttırma suretiyle satılması gerektiği halde davalı şirketin bu lazimelere riayet etmediği gerekçesiyle, davacı ile Ahmet Kayabel ve Yusuf Karamustafa dışında kalan müdahil davacıların açtıkları davaların kabulü ile davalı tarafından dahili davalılara yapılan hisse satışının iptaline, müdahil davacılar Ahmet ve Yusuf tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına, yargılama giderlerinin davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı ve dahili davalılardan Rüçhan Sökmen ve Onur Baytok temyiz etmiştir.
1) Dava, davalı şirketin sermaye arttırımı sırasında rüçhan haklarının kullanılmasından sonra arta kalan ve SPK gereğince halka satılacağı ilan edilen hisselerin satışı ile ilgili olup, davacı arta kalan hisselerin satışının usulsüz olduğunu, kendisinin daha evvel müracaat etmesine rağmen hisselerin daha sonra müracaat ettiklerini ileri sürdüğü dahili davalılara usulsüz olarak satıldığını ileri sürerek satışın iptalini istemiştir. Davalı şirket halka açık bir anonim şirket olup yaptığı ilanlarda bakiye (33.122.000) liralık payın 6.11.1989 ila 5.12.1989 tarihleri arasında halka satılacağını, tasarruf sahiplerinin anılan tarihler arasında şirket merkezine müracaat ederek taahhüt ettikleri paylar ile ilgili olarak iştirak taahhütnamelerini imzalamaları ve taahhüt edilen pay bedellerinin nakden ve defaten belirtilen banka şubesine dekont mukabilinde yatırmaları gerektiğini, alınan dekontların sermaye arttırımını izleyen 3 ay içinde hisse senetleri ile değiştirileceğini duyurmuştur. Şu halde, yapılan bu ilana göre tasarruf sahiplerinin davalı şirketten pay almaya hak kazanabilmeleri için şirket merkezine giderek iştirak taahhütnamelerini imzalamaları ve taahhüt ettikleri bu pay bedellerini nakden ve defaten belirtilen banka şubesine dekont mukabili yatırmaları gerekmektedir. Her ne kadar dosya içeriğinden davacı ve diğer bir kısım kişilerin şirket merkezine gelerek iştirak taahhütnamelerini imzaladıkları anlaşılmakta ise de, kendileri gibi iştirak taahhütnamelerini imzaladıkları anlaşılan ve bilahare dahili davalı sıfatıyla davaya ithal edilen kişilerden önce pay bedellerini bankaya yatırmış değillerdir. Davada dinlenen bankacı tanığın beyanları ve dosyada bulunan diğer delillerden de payları alan dahili davalıların davacı ve diğer tasarruf sahiplerinden önce pay bedellerini dekont mukabili bankaya yatırdıkları ve bankanın da şirketin yazılı talimatı gereğince arttırılan sermayenin tamamen ödenmesi nedeniyle bilahare davacı ve diğer tasarruf sahiplerinden ödeme kabul etmediği anlaşılmaktadır. Şu halde, ilanda belirtilen koşulları yerine getiren dahili davalılara yapılan pay satışının usulsüz olduğundan söz edilemeyeceği gibi, ilan gereğine uymayan davacı tarafın satışın iptali amacıyla açtığı bu davada yerinde değildir. O halde, mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalı ve mümeyyiz dahili davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
2) Diğer yandan hukuk sistemimizde mecburi dava arkadaşlığı dışında davanın açılmasından sonra bir kısım kişi veya kişilerin davaya dahil edilerek leh ve aleyhlerine hüküm kurulmasına elverişli bir uygulama mevcut bulunmadığı halde, bir kısım kişiler iki taraf yanına ithal edilerek bunların leh ve aleyhine hüküm kurulması da kabule göre doğru olmamış, hükmün bu nedenle de davalı ve mümeyyiz dahili davalılar yararına bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildikleri anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, sermaye piyasası kurulundan alınan izin doğrultusunda gidilen sermaye arttırımında, rüçhan hakkı sahiplerine tahsis edilen hisse dışında kalan ve halka arz edilen hisse satışlarının iptali istemine ilişkindir, yalnızca sermaye arttırımına giden Ünye Çimento Sanayi Ticaret
Anonim Şirketi aleyhine açılmıştır. Oysa, uyuşmazlığın niteliğine göre haklarında usulüne uygun biçimde açılmış bir dava bulunmayan ve davalı şirketten hisse satın almış olan dava dışı gerçek şahısların, dava ile yakından ilgili oldukları kuşkusuzdur. Zira verilecek bir kabul kararının kendilerini etkileyeceği açıktır. Bu durumda öncelikle davada açık ilgileri bulunan ve davalı şirketten hisse satın alan gerçek şahıslar hakkında da dava açılması için davacıya önel verilmesi, açılması halinde birlikte yürütülerek bir karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeksizin davanın görülüp sonuçlandırılması doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun olmayan direnme kararı öncelikle yukarıda açıklanan nedenlerle usul yönünden bozulmalıdır.
SONUÇ : Mümeyyiz vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik gerek olmadığına, 15.12.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.