 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/441
Karar No: 1993/549
Tarih: 29.09.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tesbit ve sataşmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Artvin Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 14.5.1992 gün ve 141-85 sayılı kararın incelenmesi davalı kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 31.12.1992 gün ve 8268-13396 sayılı ilamı:
(.. Bu tür davalarda gösterilmesi gereken özen gereğince sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle gerek Sosyal Sigortalar Kurumunda gerekse işveren yanında bulunan ve davacının imzası ile fotoğrafını içeren işe giriş bildirgesi ücret tediye bordrosu gibi belgeler getirtilip imzanın ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı konusunda benzerlik incelemesi yapılmalı, davacıyı yakından tanıması gereken işveren, müdür, şef, ustabaşı çalışma arkadaşları dinlenmelidir. Özellikle, şahsi sicil dosyası numarası ile, 5.7.1991 düzenleme tarihli prim tahakkuk cetvelinde yazılı sigorta sicil numarası farklıdır. Bu durum, İsmail Öztürk adında 2 ayrı kişinin varlığı olasılığına güç vermektedir. Bu yönde araştırma yapılmalı ve deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak sonuç uyarınca karar verilmelidir.
Mahkemece açıklanan bu yönler üzerinde durulmaksızın eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmiş olması usule ve Yasa'ya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, dava dışı işverene ait işyerinde 1967 yılı Ağustos ayı içerisinde geçen hizmetin tesbitine ilişkindir.
Kural olarak, bu tür davalar, SSK. ile hizmetin yapıldığı ileri sürülen işyerinin işverenine yöneltilerek yürütülür.
Bu durumda, öncelikle davacının hizmetinin tesbitine işlediği işyerinin faaliyette olup olmadığının araştırılması ve halen faaliyetini sürdürmekte ise, işverenine davanın yöneltilmesi gerekir. Bu hususun düşünülmemesi doğru değildir.
Her ne kadar, Özel Daire bozma kararında İsmail Öztürk adında iki ayrı kişinin varlığı olasılığına değinilmiş ise de, davacının adının İsmail Öksüz olduğu ve kurumdan yeniden alınan karşılık yazı ile çelişkinin giderildiği açıklıkla anlaşılmaktadır.
Bu durumda, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan diğer gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve Yasa'ya uygun bulunmayan, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 29.9.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.