 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/411
Karar No: 1993/588
Tarih: 20.10.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "kadastro tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa Kadastro Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.11.1990 gün ve 207-293 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 28.2.1992 gün ve 1771/2532 sayılı ilamı:
(.. Davacı haricen satın aldığı özel parselli yerin adına tescilini istemiştir. 2981 sayılı Yasanın 10. maddesini değiştiren 3290 sayılı Yasanın 10/b maddesine dayanmıştır. Öncesi de tapulu olan bu yerin davacıya resmi şekilde satıldığına dair herhangi bir belge bulunmamaktadır. Davacı haricen aldığını ileri sürmüştür. 2981 sayılı Kanun Medeni Yasanın prensiplerini kaldırmamıştır. Böylelikle tapuda hissesi bulunan kişi adına kadastroca parselin yazılması doğrudur. Bunun aksi usulüne göre kanıtlanamamıştır. Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/2 fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Konunun sağlıklı biçimde çözümlenmesi için, somut olayın değerlendirilmesine geçmeden önce, 2981 sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak bazı işlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu'nun bir maddesinin değiştirilmesi hakkında Kanun'un sistemiyle, düzenleme ilkelerine kısaca gözatmakta yarar görülmüştür. Şöyle ki;
Yasa 9. maddesinde, uygulama işlemlerini:
a) Müstakilen kendisine ait arsa üzerine imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapılar,
b) Hazine, Belediye, İl Özel İdarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün idare ettiği arsa veya araziler üzerine yapılmış gecekondular,
c) Başkasının arsa veya arazisi üzerine yapılmış gecekondular, bakımından olmak üzere üç ana başlıkta düzenlenmiş ve başkasının arsa ve arazisine yapılan yapılar yönünden de arsa veya arazi sahibinin mülkiyet hakkını gözönünde tutarak öncelikle arsa veya arazi sahipleri ile, üzerinde gecekondu yapanların "anlaşmalarını" öngörmüş ve arsa sahibinin yerinin gecekondu sahibine devrini istemesi halinde, mahkemece rayiç değer takdiri yapılarak bedelin ödenmesi halinde devir ve temlike imkan vermiştir. Gecekondu sahibinin bu bedeli ödemeğe yanaşmaması halinde ise, arsa veya arazi sahibinin M.K.nun 649/son maddesi uyarınca işlem yapılmasını mahkemeden isteme hakkını tanımıştır.
Görüldüğü üzere yasa koyucu bu maddede, üzerinde yapı yapılan taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkını kısıtlayıcı hiçbir hükme yer vermemiştir.
Yasa 10. maddesinde de, tapu vermeyi:
(a) bendinde, "Hazine, Belediye, İl Özel İdarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde "yapılan gecekondular yönünden; (b) bendinde de, "üzerinde imar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşaa edilmiş hisseli veya özel parselasyon dayalı arsa ve araziler" bakımından, kurala bağlamıştır. (c) bendinde ise, yönetime tanınan yetkileri düzenlemiştir.
Yasa koyucu, bu maddenin (b) bendinde hisseli taşınmazlara tapu vermeyi, ancak "hissedarlara, hisse miktarları ve fiili kullanma durumlarını" dikkate alarak kabul etmiştir. Paydaş olmayanlara, yani haricen satın alan kişilere böyle bir imkanı tanımamıştır. Nitekim bu nedenledir ki, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, yasanın uygulanmasına ilişkin 28.8.1986 tarih ve 1482 sayılı Genelgesinde açıkça "yapı sahiplerinin (hisse miktarlarından), (bütün hissedarlardan), (kayden maliklerden) söz etmiş, haricen alımlara ilişkin hiç bir açıklamaya yer vermemiştir.
Bu açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında:
Dava, 2981 sayılı Yasa'nın 3290 sayılı Kanunla değişik 10/b maddesine göre yapılan tesbite itiraza ilişkin olup, davacı haricen satın aldığı özel parselli yerin davalılar adına yapılan tesbitinin iptali ile adına yazılmasını istemiştir.
Davalılar ise, satış sırasında yerin tapulu olduğundan ve bedelin de ödenmediğinden söz ederek davanın reddini savunmuşlardır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa'nın 10/b maddesi uygulamasında, tapu dışı satım halinde 3402 sayılı Yasa'nın 13/B-b maddesinin tatbik olanağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Çekişmeli yeri de kapsayan taşınmazın, tapulama görerek Soğanlı Köyü 120 parsel numarası ile 3460 metrekare yüzölçümlü olarak tesbit edildiği, daha sonra özel parselasyona tabi tutularak muhtelif kişilere hisse satışı suretiyle temlik edildiği, son olarak da 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Kanu'nun 10/b maddesine göre işlem gördüğü anlaşılmaktadır.
Anılan Yasanın sözü edilen 10/b madde ve bendi, "ile üzerinde imar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde, kişilerin hisse miktarları ve fiili kullanma durumları dikkate alınarak" yapılacak uygulama ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, ancak tapuda hissedar olan kimseler adına, hisse miktarları ve fiili kullanma durumları" dikkate alınarak tesbit yapılabilecektir. Bu tesbit yapılırken de, 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri veya 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun sonradan da bu iki yasayı yürürlükten kaldırılarak yerine geçen 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın usule ilişkin kurallarının gözönünde tutulacağı kuşkusuzdur.
Davacı ise muhtesatının bulunduğu yeri tapudan temellük eden bir paydaş olmayıp, haricen satın alan kişi olduğundan 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/b maddesinden yararlanamaz. Ayrıca da çekişmeli yere revizyon gören tapu 28.4.1970 tarihinde kayden intikal görmüş olmakla, davacının M.K.nun 639/2. maddesinden istifadesi de düşünülemez.
Bu itibarla; Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) 20.10.1993 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.