 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/409
Karar No: 1993/512
Tarih: 22.09.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye" davasından dolayı yapılan yagrılama sonunda; Doğanşehir Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 30.9.1992 gün ve 1991/84-1992/161 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 18.11.1992 gün ve 12819-13259 sayılı ilamı; (... Davacı vekili müvekkilinin halen iş yaptığı dükkan ile yine mülkiyeti kendisine ait kiralanan dükkanın birleştirilerek lokanta haline dönüştürüleceğini, iddia ederek tahliye isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili sırf proje yaptırılmasının dava açmak için bir neden olamayacağını, davacının iyi niyetli olmadığını savunmuştur. Mahallinde yapılan keşifte bilirkişi tadilat projesinin dava konusu yere ait olduğunu davacının halen iş yaptığı yerle, kiralanın arkasına ilave edilen 3.50 metre ebadındaki duvarları biriketten örülmüş kısmın kaldırılarak 7 m cephale ve yaklaşık 11 m derinlikli bir yer kazanılacağı ifade edilmiştir.
6750 sayılı Yasa'nın 7/ç maddesine göre taşınmazın tahliye edilebilmesi için taşınmaz malın imar amacı ile ve esaslı surette tamir, tevsi veya delilinin gerekmesi ve bu işlemler esnasında kiralananda ikametin mümkün olmamasının saptanması gerekir. Bilirkişi, her iki taşınmaz arasındaki biriket duvarın kaldırılmasının basit bir tamir olmayıp, esaslı tadil olduğunu bildirmiş ancak bu işlemlerin imar amaçlı olup olmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır.
Bilirkişinin, ifadesi yapmış olduğu incelemelerin sonucuna ters düşmektedir. Taşınmazlar arasındaki biriket duvarın taşıyıcı nitelikte olup olmadığı, kolaylıkla kaldırılıp kaldırılamayacağı üzerinde de durulmamıştır. Bütün bu hususlar nazara alınıp yeniden mahallinde keşif yapılması ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan inceleme ile karar verilmesi hatalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle imar sözcüğü, Türk Dil Kurumu sözlüğünde de açıkca belirtildiği üzere, bayındır duruma getirme, eş anlatımla bir taşınmaz malın, gelişip güzelleştirilmesi suretiyle estetiğinin arttırılması, yaşayış koşullarının uygunlaştırılması için üzerinde gerekli çalışmalar yapılması anlamındadır. 6570 sayılı Yasa'nın 7/ç maddesinde ifadesini bulan imar maksadı ile esaslı bir suretle tamir, tevsi ve tadilden bu anlamın çıkarılması ve maddede öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması icab eder. Bilirkişinin nedenlerini göstermeden salt taşınmazda yapılmak istenilen değişikliğin imar amaçlı olduğuna yönelik beyanı, anılan maddeye dayanılarak açılan kiralananın boşaltılması davasında kabule yeterli görülemez. Bu itibarla mahkemece esprisi itibarıyla taşınmazda yapılacağı ifade edilen değişikliğin gerekçeleri de gösterilmek suretiyle imar amaçlı sayılıp sayılamayacağı hakkında yeniden inceleme yapılması gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurul'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Yerin, yeniden onarım ve tadihat nedeniyle tahliyesi istenmiştir.
Belediyeden alınan cevapta davacı tarafından sunulan tadilat projesi onanmıştır.
Somut olay itibarıyla yapılacak tadilat ise, davacıya ait diğer bir dükkan ile dava konusu olan dükkan arasındaki yığma duvarın yıkılmasından ibarettir. Bu yıkım sırasında da davalının yerde faaliyetini sürdüremeyeceği de açıktır.
Uzman bilirkişilerden alınan raporlardan da, imar ve tadilatın yer itibarıyla ticari amaca uygun bulunduğu açıkca ifade edilmiştir. Davacı yeri yaparken, bir imar planını belediyeye sunmuştur.
Yeni durum itibarıyla bunu değiştirmek istese dahi, bunun uygun olduğu belediyece kabul edilmiştir. Yıkılması öngörülen duvar taşıyıcı nitelikte olmadığı (olsa idi, belediye ve bilirkişiler belirteceklerdi) açıktır. Somut olay itibarıyla incelenerek hiçbir husus bulunmamaktadır.
Açıklanan ve dosyadaki nedenlerle çoğunluğun bozma nedenine katılmadığımdan, kararın onanması gerektiği düşüncesindeyim.