 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/407
Karar No: 1993/557
Tarih: 06.10.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "hizmet tesbiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 3. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 4.3.1992 gün ve 1990/1 E-1992/79 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 7.7.1992 gün ve 1992/4261-7863 sayılı ilamı:
(.. Davacı, sigortalının, 2167 sayılı Kanuna göre yapmış olduğu borçlanmasının geçerli sayılarak, 1.4.179 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının saptanmasına ilişkin istemi, hukuksal yönden yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak mahkemece aynen hüküm altına alınmıştır.
Oysa, davacının eldeki dava konusu ile aynı olan ve 30.7.1952-30.10.1954 ve 31.10.1956-30.4.1962 tarihleri arasındaki hizmetlerinin 2167 sayılı Yasa'ya göre borçlanılarak, Sigortalılık süresine eklenmesi yolundaki istemi Sosyal Sigortalar Kurumunca yerinde bulunmamış, Kurum işleminin iptali ve sözü edilen borçlanmasının geçerli olduğu ile kendisine yaşlılık aylığının bağlanması gerektiğinin, hüküm altına alınması yolunda açmış olduğu dava ise İstanbul 8. İş Mahkemesinin 10.5.1985 günlü, 1984/123 E, 1985/244 K. sayılı ilamı ile kabul edilmemiş ve bu ilam Dairemizin 18.6.1985 günlü E. 1985/3365, K.1985/3745 sayılı kararı ile Onanarak kesinleşmiştir.
Şu duruma göre, ortada, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237. maddesinde koşulları gösterilen türden bir kesin yargı mevcutken, davacı bu davasını açmış, mahkeme de, istemi aynen hüküm altına almıştır.
Kesin yargıya konu olmuş bir istemin yeniden dava yoluyla dinlenilebilmesi ise, yargılama usulü bakımından mümkün bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, kesin yargı halini almış olan mahkeme kararları, yasanın gösterdiği neden ve yönteme dayalı olarak, "yargılamanın iadesi" yoluyla ortadan kaldırılmadıkça hüküm ve geçerliliklerini sürdürürler ve mahkemeler dahil tüm mercii ve makamları bağlarlar.
Bu nedenle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde, mahkemenin, kesin yargı hükümlerini ortadan kaldıracak nitelikte, aynı konu ve taraflara ilişkin davayı yeniden görüp hükme bağlanması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Öte yandan, davacının 2167 sayılı Yasaya göre borçlanma hakkı olmaması karşısında, 506 sayılı Kanunun 60. maddesinde gösterilen biçimde yaşlılık aylığına hak kazanmasının mümkün olamayacağının ve salt 2147 sayılı Yasaya göre yaptığı yurtdışı borçlanmasının kendisine yaşlılık aylığı koşullarını sağlamayacağının dahi gözönünde tutulmaması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı kurumun temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 6.10.1993 tarihinde oybirliği ile karar verildi.