 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/396
Karar No: 1993/509
Tarih: 07.07.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.5.1991 gün ve 1990/667 E. 1991/236 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 6.2.1992 gün ve 1991/7990 E. 1992/1108 K. sayılı ilamiyle; (.. Medeni Kanunun 650. maddesine göre binanın kıymeti açıkça arzın kıymetinden ziyade ise ve maddedeki diğer şartlar mevcut ise temliken tescil istenebilir. Eldeki davada ise davacının yapısının henüz inşa halinde olduğu ve ancak subasman seviyesine ulaştığı bina haline gelmediği anlaşılmaktadır. Olayı bu durumu itibariyle davanın kabulüne olanak yoktur. Bu husus gözetilmeksizin davanın kabulü usul ve yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı Vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, MK.nun 650. maddesinden kaynaklanan tescil istemine ilişkindir. Gerçekten bina sahibinin arsayı temellük edebilmesi kenar başlığını taşıyan MK.nun 650. maddesinde "binanın kıymeti açıkça arsanın kıymetinden ziyade ise hüsniniyetle hareket eden levazım sahibi muhik bir tazminat mukabilinde mecmuunun mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilir" hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı muhdesat sahibinin, davalı taşınmazı üzerine yaptığı inşaatın henüz subasmanı seviyesinde bulunduğu keşfen de belirlendiği üzere tartışmasızdır. Oysa, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun tanımlar başlığını taşıyan 5. maddesinde bina "kendi başına kullanılabilen üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri oturma, çalışma eğlenme veya dinlenmelerine yahut ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır"; biçiminde tanımlanmıştır. Davacı muhdesatın İmar Yasasında tanımı bulunan bina kavramına girmediği açık bir olgudur.
Bu itibarla davalı taşınmazı üzerindeki davacı inşasının, bina haline gelmediği vurgulanmak suretiyle davanın reddedilmesi gereğine işaret eden, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 7.7.1993 gününde oyçokluğuyla karar verildi.