Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/30
Karar No: 1993/173
Tarih: 21.04.1993

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki "hizmet tesbiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Boğazlıyan 2. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 10.10.1991 gün ve 179-220 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 18.5.1992 gün ve 229-5873 sayılı ilamı ile; (.. Davacı, 16.12.1967-20.12.1967 tarihleri arasında, davalı işveren Belediyeye ait işyerinde geçen ve fakat diğer davalı Kurumca kabul edilmeyen, sigortalı çalışmalarının tesbitiyle anılan tarihin sigortalılık süresinin başlangıcı olarak kabulüne karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, hakdüşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Olayda, işveren idarenin işyeri kayıtlarını usulüne uygun olarak düzenlendiği, davacıya ait ücret bordrolarını tuttuğu ve ödenen ücretlerden sigorta primlerini kestiği tartışmasızdır. Öbür yandan, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatını öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirdiği, dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, yönetmelikle tesbit edilen belgelerin, işveren tarafından düzenlenmediği söylenemez. Giderek, anılan belgelerin gerçeği yansıtmadığı, sahte olduğu iddia ve ispat edilmiş de değildir. Esasen, bu işyerinin resmi bir kuruluş olması nedeniyle davacıyla ilgili belgelerin düzenlenmesi yönünden muvazaadan sözedilemeyeceği de açıktır.
Ne var ki, sözü edilen belgelerin yasal süresi içerisinde Kuruma gönderildiği ve primlerin de yatırılmış olduğu işveren idarece ifade edilmesine karşın, davalı Kurum bu belgelerin ve primlerin kayıtlarına intikal etmediğini bildirmiş ve bunun üzerine de işveren tarafından on yıllık yasal süre geçtikten sonra tekrar düzenlenip gönderilen belgeleri ve primleri de bu defa Kurum kabul etmemiştir. Bu durumda, ilk defa, yasal süresi içerisinde düzenlenen söz konusu belgelerin ve kesilen primlerin bilgisizlik, kayıtsızlık, ihmal ve muhasebe hatası sonucu Kurum kayıtlarına intikal etmemiş veya bu kayıtlarda gözükmemiş bulunmaması da mümkündür. Bundan başka, Kurumun, denetlemeye yetkili elemanları eliyle yasa, tüzük ve yönetmelik hükümleri gereğince işyeri ve kayıtlar üzerinde belirli zamanlarda yapmakta oldukları denetlemelerle, sürdükleri yasal noksanlıkları bildirme, örneğin, işverenlerin yükümlülüklerini, Anayasa'dan kaynaklanan sosyal güvenlik ilkelerine uygun biçimde yapmaları konusunda işvereni uyarma görevini yerine getirmediği de açık seçiktir. Böyle olunca da, resmi kurumlarda geçen sigortalı çalışmalar nedeniyle işverenin düzenlediği ücret tediye bordrolarından, sigorta primlerini kestiğinin anlaşılması halinde, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumunun 79/8. maddesinde öngörülen on yıllık hakdüşürücü sürenin artık bu davada uygulama olanağının bulunmadığı açıktır. Tersisin kabulü ile, Kuruma ve giderek işverene kendi kusurundan yararlanma olanağını tanımak ve bunun yasal ve hukuki sonuçları da sigortalıya yüklemek olur ki, buna ne yasaca ne de hukukça olanak yoktur.
Bu durumda, yapılacak iş, davanın esasına girilerek, davacının göstereceği tanıklar, dinlenilmek, varsa tarafların başkaca diğer delilleri de toplanılmak suretiyle isteğin gerçek olup olmadığı yolunda, yeterli ve gerekli inceleme ve araştırma yapılarak, dosyada mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirilip takdir edilerek, hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş bulunması "usul ve kanuna aykırıdır." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
 
SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA) istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.4.1993 gününde, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı, 16.12.1967-20.12.1967 tarihleri arasında sigortasız geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemektedir.
Davalı işverenin işyerinde tuttuğu ücret tediye bordrosunda davacıya ait primi kestiği, ancak gerek primleri gerekse Sosyal Sigorta İşlemleri Tüzüğünde gösterilen bildirgeleri Kuruma göndermediği, davanın ise 1967 yılından bu yana on yıllık hak düşürücü süre fazlasıyle geçikten sonra açıldığı konularında hiç bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık işverenin primi kesmesi ancak gerek kesilen primi gerekse bildirgeleri Kuruma intikal ettirmediği durumlarda 506 sayılı Yasanın 79/8 nci maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin olayda uygulama olanağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/8 inci maddesidir. Anılan madde hükümlerine göre yönetmelikte tesbit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen sigortalılar çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak on yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Şu hale göre çalışanları Sosyal Sigorta Mevzuatı çevresinde kuruma bildirilmeyen sigortalılar çalışılan yılın sonundan itibaren on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açmışlarsa dava reddedilmelidir. Maddenin lafzından süreyi geçiren sigortalıya böyle bir dava hakkı tanınmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Amaca yönelik yorum yapılırken şayet yasada kullanılan sözcüklerden amaç, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşılıyorsa başka başka anlamlara gelen sonuçlara ulaşılamaz. Aksi takdirde yasakoyucunun başlangıçta hiç istemediği kural getirilmiş olur. Öyleyse sigortalının çalışmaları Kuruma bildirilmediğine ve on yıllık süre geçtikten sonra dava açıldığına göre mahkemece davanın reddedilmesinde herhangi bir isabetsizlik yoktur. Çogunluğun görüşüne itibar edildiği takdirde yasa hükmüne açık aykırılık teşkil eder ve giderek yepyeni bir hüküm koymaya yol açar. Otsa mahkemelerin görevi yeni hüküm koymak değil yasaları amacına uygun olarak aynen uygulamaktan ibarettir.
İşyerinde primlerin kesilip kuruma intikal ettirilmemiş olması meselesine gelince; primi kesen ve Kurum kayıtlarına geçirmeyen Kurum olmayıp işverendir. Dolayısıyla işverenin kusurunu Kuruma yüklemek mümkün değildir. Sigortalı, işverenin kendisini aldatmasından kaynaklanan varsa maddi zararını her zaman için işverenden talep edebilir.
Öte yandan çoğunluğun kabul şekline itibar edildiği takdirde dava açmanın çalışılan yılın sonundan itibaren on yıl içinde açılmasını hükme bağlayan 79/8 nci maddesindeki amaçtan uzaklaşılmış ve öğrenme tarihinden itibaren on yıl içinde açılması gerektiği şeklinde yasada olmayan yepyeni bir kural getirmesine imkan hazırlanmış olur.
Diğer yandan davacıya ait primlerin Kurumun Ziraat Bankasındaki hesabına yatırıldığı ileri sürülmüş ise de yatırılan primler içerisinde davacının da primlerinin bulunup bulunmadığı belli değildir. Zira işveren gönderdiği yazıda global olarak 1967 yılında çalışan işçilerin primlerinin ödendiğini bildirmektedir. Bu primlerin herhangi biri davacı adına Kurum kayıtlarına geçmediğine göre yatırılan primlerin diğer işçilere ait primler olduğu kabul edilmelidir. Çünkü davalı işveren belediye olup işyerlerinde bir çok işçi çalıştırmaktadır. Bu nedenle yatırılan primler galip bir ihtimalle öbür işçilerin primleridir. Esasen Kurum kayıtlarında açıkça gözükmeyen çalışmaların varsayımlarla davayı aidiyeti kabul edilemez.
Kurumun müfettişleri eliyle işyerini denetlenmesinin kusurlu davranışına delalet ettiği iddiasına da itibar etmek mümkün değildir. Zira teftiş elemanlarının azlığına karşı işyerlerinin çokluğu nazara alındığında tüm işyerlerinin teftiş edilmesine maddeten olanak yoktur. Esasen böyle bir gerekçe 79/8 nci maddesnin uygulamadan kaldırılması sonucunu doğurur. Zira sigortalının süreyi geçirdikten sonra açtığı tüm davalarda ben süreyi geçirdim ama Kurum da işyerini zamanında teftiş etmedi şeklinde bir iddiada bulunabilmesine hak tanınmış olacaktır. Böylece anılan madde fiilen uygulamadan kaldırılmış olacaktır.
Sonuç : Açıklanan bu nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmadığından mahkeme kararının onanması görüşündeyiz.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • İcra Hukuk Mahkemesi Görevsizlik Kararı Talebi 
  • 28.03.2024 23:57
  • TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat zamanaşımı ve anayasa mahkemesi 
  • 28.03.2024 19:53
  • ihalenin feshi davasının kabulu kesinleşmeden icra takibine konu edilebilir mi? 
  • 28.03.2024 19:42
  • [Sözleşmeler hukuku] İhtarname 
  • 23.03.2024 05:49
  • [Boşanma davaları] Boşanma davası 
  • 22.03.2024 13:52


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini