 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E. 1993/2-971
K. 1994/273
T. 27.4.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
REDDEDİLEN MİRASIN TASFİYESİ
MİRASIN HAZİNEYE İNTİKALİ
RESMİ TASFİYE
KARAR ÖZETİ Reddolunan mirasın tasfiyesinin, ait olduğu mahkemede iflas usulüne göre yapılacağı kuşkusuzdur.
Mahkemece bu hususun gözetilmemesi isabetsiz olduğu gibi, MK.nun 571. maddesi uyarınca intikal eden, mirasın usulü dairesinde doğrudan doğuya defteri tutulmadan, terekenin Hazineye intikali doğru değildir.
Bu nedenledir ki, Hazinenin yasa hükümlerine aykırı olarak alınan kararı temyizde hukuki yararı vardır.
(743 s. MK. m. 552, 573, 576, 571)
(2004 s. İİK. m. 180, 208)
Taraflar arasındaki "tereke" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Samsun 1. Sulh Hukuk Mahkemesi)nce terekenin Hazineye intikaline dair verilen 8.12.1992 gün ve 37-12 sayılı kararın incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 6.5.1993 gün ve 4097-4750 sayılı ilamıyla; (...Medeni Kanunun 576. maddesi "mevcudu borcuna yetişmeyen terekenin tasfiyesi mahkemece iflas kurallarına göre yapılır" kuralını getirmiştir. Miras, en yakın tüm mirasçılar tarafından red edildiğine göre mahkemece bu yolda işlem yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle; yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Hazine vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, terekeye ilişkindir. Mirasın -eş dahil- en yakın tüm mirasçılar tarafından reddolunduğu hususu tartışmasızdır. Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, bu gibi halin vukuunda, terekenin tasfiyesinin ne şekilde yapılacağı ve ayrıca, somut olayda mahkemenin verdiği kabul kararı itibariyle Hazinenin kararı temyizde hukuki yararı bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Belirtmek gerekir ki, en yakın tüm mirasçıların mirası reddetmelerine temas eden MK.nun 552. maddesi, sağ eşin de mirası kabul etmemesi halinde, terekenin tasfiyesinin nasıl yapılacağı hususunda açık bir hüküm içermemektedir. Bu durumda ilmi içtihatlardan faydalanılması ve mehaz kanuna başvurulması, 28.11.1945 gün, 13-15 sayılı ve 20.9.1950 gün, 4-10 sayılı Yargıtay inançları Birleştirme Kararları gereğidir.
Türk Medeni Kanununun 552. maddesinin, mehaz İsviçre Medeni Kanunundaki karşılığı olan 573. maddesinde ise, "en yakın kanuni mirasçıların hepsi tarafından reddolunan miras, iflas dairesinde tasfiye olunur. Borçların ödenmesinden sonra tasfiye bakiyesi, red vaki olmamış gibi hak sahiplerine ait olur" hükmüne yer verilmiştir.
Reddolunan mirasın tasfiyesinin, ait olduğu mahkemede iflas usulüne göre yapılacağı da İİK.nun 180. maddesinde belirtilmiştir.
Bu itibarla, olayda terekenin iflas hükümlerine göre mahkemesince tasfiye edilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Mahkemece bu hususun gözetilmemesi isabetsiz olduğu gibi, MK.nun 571. maddesi uyarınca intikal edecek mirasın usulü dairesinde doğrudan doğruya defteri tutulmadan, terekenin Hazineye intikaline karar verilmesiyle yetinilmesi de doğru değildir.
Bu nedenledir ki, Hazinenin açık yasa hükümlerine aykırı olarak alınan kararı temyizde hukuki yararının bulunduğu aşikardır.
O itibarla, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S o n u ç Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 27.4.1994 gününde, oybirliğiyle karar verildi.