Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/2-62
Karar No: 1993/214
Tarih: 26.5.1993

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • İADE DAVASI ( Çeyiz Eşyaları )
  • ÇEYİZ EŞYALARININ İADE DAVASI ( Mahkeme Hükmünün Hukuki Varlık Kazanması İçin Onun Tefhim Edilmesi )
  • MAHKEME HÜKMÜNÜN HUKUKİ VARLIK KAZANABİLMESİ ( Hükmün Tefhim Edilmesi )
  • TEFHİM EDİLEN HÜKÜM ( Mahkeme Hükmünün Hukuki Varlık Kazanabilmesi )
  • HAZIR OLAN TARAFIN İDDİA VE SAVUNMALARININ DİNLENMESİ (Yargılamanın Sona Erdiğinin Bildirilerek Kararın tefhimi)
 
1086/m.381,51
 
DAVA : Taraflar arasındaki çeyiz eşyalarının iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonuda, Bursa- Yenişehir Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.3.1990 gün ve 1986/252- 1990/72 sayılı kararın incelenmesi davalılar tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 7.10.1991 gün ve 1991/9308- 12066 sayılı ilamı ile; ( Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkez iddiasını isbat ile yükümlüdür. ( MK. 6 ).
Ancak iddialar karşılaştığında kimin isbat yükü altında bulunduğunun tesbiti her zaman kolay olmamaktadır. Bunun için gerek ilmi gerekse kazai içtihatlardan bir takım ölçülere yer verilmiştir.
a ) Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasıda kararlılık ifade eden ölçüye göre, isbat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer (Prof. Baki Kuru, Hukuk Muh. Usulü 1968 sh.372. Prof. ilhan Postacıoğlu Medeni Yargılama usulü 1970 sh. 464., Prof. Neçip Bilge Hukuk Yargılamaları usulü 1967 sh. 449., prof.Sabri Ansay
H.Muh.usulü 1957 sh. 248-249., Prof. Saim Üstündağ Hukuk Muh. Usülü 1973 Sh. 378., Hukuk Genel Kurulunun 19.7.1967 gün ve 239-340 sayılı kararı, Hukuk Genel Kurulunun 7.6.1974 gün ve 1972-84 sayılı kararı, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 6.6.1983 gün ve 4936-5076 sayılı kararı ).
b )İspat yükü daha kolay başarana düşer ( Prof Saim Üstündağ Age. Federal Mah. kararına atfen ).
Olayda davacı ziynet eşyalarının kocasında kaldığını ileri sürmüş, davalı taraf ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması yada evde saklanmış muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalı kadın tarafından zilyetlik ve siyenetine terk edilmiş olması olağana düşer. Diğer taraftan ziynet eşyalarının rahatlıkla saklanabilen taşınabilen, götürülebilen nevidendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlıyan kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi tabidir.
Kadın evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğu gerçekleşmedikçe yukarıda açıklanan gerekçeler karşısında ziynet eşyalarının evde kaldığını isbat yükü kadına düşer.
Olayda kadın ziynet eşyalarının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Hal böyle olunca eşyalarının evde kaldığını veya elinden zorla alındığını isbata yeterli olmadığına göre yapılacak iş, davacının kocasına ant yönetme hakkı bulunduğu hatırlatılıp sonucu uyarınca uyuşmazlığı çözmekten ibarettir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek
sorumluluk kararı verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : Hukuk genel kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Mahkeme hükmünde hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi gerekir. Verilen kararla ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur (HUMK. 151/2 ).
HUMK.nun 3156 sayılı kanunla değişik 381. maddesi ilede hükümlerin nasıl tefhim edileceği düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre mahkeme hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder.
Kararın tefhimi en az 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
Zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak onbeş gün içinde yazılması gerekir.
Hüküm sonucunun ne olduğu ise HUMK. 388/2 maddesinde belirtilmiştir. Anılan maddede "hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmıyacak şekilde gösterilmesi gerekir" hükmüne yer verilmiştir.
Aynı kural, HUMK.nun 389. maddesinde de tekrarlanmıştır. Bu kurallar yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilirki dava içinden davalar doğar hükmün hedefine ulaşmasını engeller. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Somut olayda da dava dilekçesine ekli eşya listesi ve bilirkişi raporuna göndermede bulunularak ancak HUMK. 388/2, 389 maddelerinin açık hükümlerine aykırı şekilde ve çekişme konusu ziynet ve ev eşyaları ile ilgili olarak taraflara yüklenen hak ve borçlar tek tek ve net olarak gösterilmeden hüküm kurulmuştur. Bu durumda HUMK. 428. maddesinin uygulanmasının da söz konusu olamayacağı aşikardır.
O itibarla HUMK. 381, 388 ve 389. maddelerinde yazılı olduğu ve 10.4.1992 gün 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. 429. maddesi gereğince BOZULMASINA bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 26.5.1993 gününde bozmada oybirliğiyle nedeninde oyçokluğuyla karar verildi
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini