Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/1-460
Karar No: 1993/699
Tarih: 3.11.1993

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • VEKALET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI
  • VEKİL İLE YAPILAN SÖZLEŞMENİN GEÇERLİLİĞİ ( Vekalet görevinin suistimali )
  • VEKİLİN BORÇLARI
  • OBJEKTİF İYİNİYET
  • SUBJEKTİF İYİNİYET
  • DAVANIN HUKUKİ TAVSİFİ
  • KESİN SÜRE ( Tanık dinletilmesi )
  • TANIKLARIN TEMİNİNDE KESİN SÜRE
 
743/m.2,3
818/m.390
1086/m.74,75,179
 
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.11.1991 gün ve 618-853 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'nin 16.4.1992 gün ve 1834-5033 sayıl ilamı;
( ...Davacı vekili, vekaletten azledildiğini bildiği halde, vekilin, müvekkilesine ait 188 parsel sayılı taşınmazda 13 ve 15 nolu bağımsız bölümlerdeki 1/2 şer hisselerini, muvazaalı olarak kötü niyetle davalıya devir ve temlik ettiğini ileri sürerek iptal ve tescil istemiştir. Hukuk Yargılama Usulü Yasasının 179. maddesinde belirtildiği üzere, davanın dayanağını oluşturan tüm maddi olguları bildirmek yanlara, aynı Yasa'nın 74. maddesine göre tarafların amacına ve Yasa'ya uygun biçimde hukuksal nitelendirmeyi yapmak ve uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak Yasa hükmünü bulup uygulamak da yargıca aittir.
İddianın ileri sürülüş biçimine göre, bildirilen vakıalar vekaletin kötüye kullanılması niteliği ve içeriğini de taşımaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.9.1991 gün 1991/2-308 esasa 1991/418 sayılı kararında aynen "...temsil yetkisini kötüye kullanılmasından sözedebilmesi için birinci koşul, temsilcinin temsil yetkisinin bulunmasına ilişkindir. 2. koşul ise, dış temsil yetkisinin temsilci tarafından temsil olunanın irade beyanına ve çıkarına aykırı biçimde kullanılmasıdır. 3. koşul da, temsilin yapıldığı üçüncü kişinin M.K.'nun 3. maddesi anlamında iyi inançlı olmasıdır" denmektedir.
Somut olayda, vekilin vekaletnameye dayalı temsil yetkisini, vekalet veren kız kardeşi olan davacıyı zarara uğratmak amacıyla kötüye kullandığı vekilin yakın arkadaşı olan davalının da bu durumu bile bile onunla ( vekil ile ) düşünce birliğine girdiği ve davacıya ait toplam 235.000.000 TL. ( 1/2si 117.500.500 TL ) değerindeki taşınmazları 10.000.000 TL .gibi düşük bir bedelle satılmışcasına işlem yaptırdığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalının bir kısım tanıkları çekişme konusu dairelerin 115.000.000 TL.sına satın alındığı şeklinde beyanda bulunmuşlarsa da, resmi kayıtlar karşısında bu beyanlara itibar edilemez. Ayrıca tanıkların bu biçimdeki beyanları yazılı belge ile de doğrulanmamıştır. O halde, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı, davasının dayandırdığı tüm olgu ve olayları ( maddi vakıaları ) bildirmekle yükümlüdür. ( HUMK. 179 ). Hakim davanın sınırlarını çizen bu olaylarla davacının netice-i talibiyle bağlı ise de hangi hukuki sebebe göre hüküm vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır ( HUMK. 74, 75 ). O kadar ki hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa bile gerektiğinde belirtilen maddi vakıaları yeterince açıklığa kavuşturup, uygulanacak hukuk kuralını ( yasa hükmünü ) bulmak tamamen hakimin işidir. Diğer bir anlatımla maddi vakıaları bildirmek, yanlara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. Açıklanan bu ilkeler, yukarıda belirtilen emredici nitelikteki yasa hükümlerinin gereği olduğu gibi 4.6.1958 gün 15/6 sayılı İnanları Birleştirme Kararında, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 19.1.1974 tarih 1972/2-584 esas 1974/14 karar sayılı kararında da vurgulanmış, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edilmiştir.
Gerek dava dilekçesinde, gerekse yargılama aşamalarıda savın ileri sürülüş biçim ve içeriğine nazaran davada vekaleten temsil görevinin kötüye kullanılması sebebine de dayanıldığı açıktır. Hemen belirtmek gerekirki, Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun, vekil edeninin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. Borçlar Kanunun da sadakta ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı önde gelen borcu kabul edilerek 390/2 maddesinde, "vekil müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir" hükmüne yer verilmiştir. Vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandıracak davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisini sınırları içerisinde kalsa dahi, vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur ( Tandoğan; Borçlar Hukuk cilt 2 sh.407 ve devamı, Esener; Temsil sh.86, 87 Oser Schonenberger-art 398 Nr 4, Gootshi art 398 Nr 3, Von Tuhr-Borçlar Hukuk Umumi kısmı sh.324, 325 ). Malik tarafından, bir taşınmazın satışında vekilin, dilediği bedelle, dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, ona dürüstlük kuralarını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle günün ekonomik koşularını nazara almaksızın makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını bahşetmez.
Vekil ile sözleşme yapan kişinin durumuna gelince; bu kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyiniyetli ise, daha açık anlatımla vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet dene arasında bir iç sorun olarak kalır. Vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olmaz. Yapılan sözleşmenin iptali istenemez. Ne var ki üçüncü kişi kötü niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, vekil edenini sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Sözkonusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hükmünün hakim tarafından kendiliğinden ( re'sen ) gözönünde tutulması zorunludur ( Egger; İsviçre Medeni Kanunun şerhi giriş kişinin hukuk çeviren Çerniş sh.86, Ord.Prof.Dr.H.V.V Umumi Esaslar 1968 sh.345, Prof Dr.B.K.Medeni Hukuk yıl 1971 sh.102 Prof .Dr.J.G.A.türk Medeni Hukuk-Medeni Kanunun başlangıç Hükümleri yıl 1973 sh.189-190 H.G.K. 6.10.1973 gün 1972/2-1677 esas 768 karar, 4.11.1964 gün 1963/D-2 esas 649 karar kullandığın bilen veya bilmesi gereken kişinin sözleşmenin geçerli olduğunu ileri sürmesi Medeni Kanunun 2. maddesi hükmü engel teşkil eder. Aksine düşünmek kötü niyeti teşvik etmek, enazından, ona gözyummak olur. Oysa bütün hukuk sisteminde kötü niyet korunmamış, daima mahkum edilmiştir ( Egger; missbrach der Verteretungsmanont, Festgabe fün Wieland 1934 sh.63, Becker 1941 sh.169, Oser Schonenberger 1929, Türkçe tercümesi Seçkin Ankara 1947, Esener temsil 1961 sh.85 ve devamı, Tekinay sh.147, 148, H.G.K. 13.2.1974 gün 1973/T.524 E. 1974/103 K.18.9.1991 Tarih 1991/2-308 E.1991/418 K. Federal Mahkemenin çeşitli kararları ).
Somut olayda, ihzar edilemeyen davacı tanıklarının mahkemede hazır edilmesi için davacıya kesin önel verilmiş, bulundurulmadığı için de dinlenilmelerinden vazgeçilmiştir. Davacı tanıklarını zorla mahkemeye getiremeyeceğine göre, iradesi dışındaki bir husus hakkında kesin önel verilmesi ve yatırıma ( müeyyideye ) bağlanması doğru değildir. Deliller tam olarak toplanılmadığından vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılamadığı yeterince açıklığa kavuşturmamıştır. Öte yandan davalının vekile olan ilişkisi üzerine hiç durulmamış, kötü niyetli olup olmadığı araştırılmamıştır.
O halde vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı, davalının kötüye niyetli bulunup bulunmadığı yönünde tarafların tüm delillerinin toplanıp, tanıklarının dinlenilmesi, yukarda belirtilen ilkelerin ışığı altında hasıl olacak sonucu göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde Usul ve Yasa'ya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararını yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini