 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/162
Karar No: 1993/511
Tarih: 22.09.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "iptal ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; SALİHLİ 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 4.2.1992 gün ve 1990/127-1992/69 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 9.7.1992 gün ve 4740-9307 sayılı ilamı:
(... Davacılar, miras bırakanlarının 733,729 ve 730 parselleri satış göstermek suretiyle, 1, 4, 259, 260 ve 705 parselleri ise bağışlayarak temlik ettiğini, satış işlemlerinin muvazaalı olduğunu ileri sürmüşler, iptal tescil ve tenkis isteğinde bulunmuşlardır. Tenkise ilişkin dava, sonradan işbu dava dosyasından ayrılmış, davaya satışa konu taşınmazlar yönünden devam edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği gibi muvazaa iki türlü oluşabilir, ya taraflar hukuksal işlem yapmayı istememelerine karşın görüşünüşte o nitelikte bir işlem için irade açıklarlar. Ya da amaçlanan hukuksal işlemi saklama yoluna başvurarak, başka bir işlem görüntüsü yaratırlar. Bu tür bir iddianın kanıtlanması durumunda görünürdeki işlem gerçek işlemi yansıtmadığından sonuç doğurmaz. Gizlenen işlem de biçime aykırılıktan dolayı hükümsüz sayılmalıdır.
Somut olayda, bilirkişi kurulunca düzenlenen rapordan temyiz sırasında gösterilen değer ile satış tarihindeki gerçek arasındaki farkın fahiş olduğu saptanmıştır. Öte yandan miras bırakanın varlıklı, satma ihtiyacı olmayan bir kişi olduğu, davalıların alım gücünün ise bulunmadığı böylece miras bırakanın aslında bağış yapmasına karşın tapuda satış göstermek suretiyle 730, 729, 733 parsel sayılı taşınmazları davalılara temlik ettiği dosyadaki deliller ve özellikle tanık anlatımlarından duraksamaya yer bırakmayacak biçimde, anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle reddi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekillerinin temyiz itarazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) 22.9.1993 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.