Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E. 1993/10-976
K. 1994/161
T. 23.3.1994

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
 
  •   HİZMET TESBİTİ
 
KARAR ÖZETİ:Yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesi olan hizmet tesbiti davalarında, öncelikle; davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği, ya da çalıştıklarının Kurum 'az tesbit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa, işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacaknitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
(506 s. SSK. m. 3/B ve D, 79/8,79/2-9)
(1086 s. HUMK. m. 288)
 
Taraflar arasındaki "hizmet tesbiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kartal 2. İş Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 19.6.1992 gün ve 403-200 sayılı kararın incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesi'nin 9.2.1993 gün ve 10156-1061 sayılı ilamı ile;(..Hükme dayanak kılınan tanık anlatımları inandırıcı olmaktan uzaktır. Gerçekten tanık Osman, davacının tesbitini istediği 1.1.1983-1.12.1989 dönemine ilişkin talebini de aşar biçimde 8 -9 yıllık çalışmadan sözetmiştir. Öte yandan, diğer tanık Hikmet, işyerinin, 1989 yılında iki oğlu arasında devir gördüğünü bildirmiş ise de, işyerini devraldığı iddia edilen Metin adına vergi kaydının 23.1.1992 tarihinde başladığı görülmektedir. Açıklanan olgular karşısında, tanık anlatımları hüküm kurmaya yeterli sayılamaz...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine gen çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
 
Temyiz eden: Davalı SSK. Genel Müdürlüğü vekili.
 
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesi olan bu tür davalarda, Öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği, yada çalıştıklarının Kurumca tesbit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa; iş yerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu Özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de, çalışmanın konusu, sürekli, kesintili, mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeri ile ilişkileri, bazan uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabildiği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, ~mir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile, o işyerine komşu ve yakın işyerlerinden bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek, tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra, ücret konusu üzerinde durulmalı, tesbiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıcı sayılabilecek ödeme belgeleri vesair bu nitelikte bir belge yoksa, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu md. 288'de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Kanun md. 3/B ve D' de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda, ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır.
 
Söz konusu fiili ve hukuki gerekçeler ve özellikle 506 sayılı Kanun md. 79/8, 2-9 hükümleri dikkate alınmadan, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. 0 halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
 
S o n u ç: Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 23.3.1994 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini