 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1993/100
Karar No: 1993/188
Tarih: 28.04.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "hizmet tesbiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep İş Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 3.3.1992 gün ve 795 E.-70 K. sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 12.10.1992 gün ve 4136-9261 sayılı ilamı:
(.. 1 - Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/8. maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verebilmek için çalışılan yılın (işten ayrılma tarihinden) sonundan itibaren on yıllık sürenin doğmuş olması gerekir. Davacı 1989 yılında işyerinden ayrıldığını iddia ettiğine göre gerçekten ayrılma tarihine kadar çalışıp çalışmadığı yöntemince araştırılmadan red kararı verilmesi isabetsizdir. Diğer taraftan davacı tanıklarının dinlenmemiş olması da doğru değildir.
2 - Bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icabettiği, Yargıtay'ın ve giderek dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Kanun'un 79/8. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği, ya da çalıştıklarının Kurumca tesbit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de, çalışmanın konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işveriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabildiği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek, tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmelidir. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı gözönünde tutulmalıdır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tesbitine karar verilmelidir.
Söz konusu fiili ve hukuki gerçekler ve özellikle 506 sayılı Kanun mad.79/8, 2-9 hükümleri dikkate alınmadan, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) bozmada oybirliği, nedeninde 28.4.1993 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Hukuk hakimi re'sen delil toplayamıyacağı gibi tarafların verdikleri listede gösterdikleri şahitlerden başka kişilerin şahit sıfatıyla dinlenmeleri mümkün değildir.(HUMK.274). Kanunda iş hukuku yönünden bir istisna da yoktur.Daire bozmasında açıklanan gerekçeye katılmıyoruz.