 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 1992/9-734
K : 1993/26
T : 03.02.1993 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET : İş kıyafetleri Toplu sözleşmede yer alsalar bile sosyal yardım sayılmadıklarından kıdem ve ihbar tazminatı hesabında dikkate alınmazlar. Ayrıca, Mahkeme, bozma kararı üzerine taraflar dinlendikten sonra bozma kararına uyup uymamakta serbesttir.
DAVA: Taraflar arasındaki "kıdem ve ihbar tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 25.03.1992 gün ve 1991/224 E., 1992/78 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 23.06.1992 gün ve 6342-7253 sayılı ilâmı: "... TİS'de giyim eşyası başlığı altında, işçilere verilmesi öngörülen eşyalardan bazılarının işyerinde giyilmesi gereken iş eşyaları olduğu anlaşılmaktadır. İş eşyaları sosyal yardım niteliğinde olmadığından kıdem ve ihbar tazminatlarında hesaba dahil edilemez. Sadece yardım niteliğinde olan eşyaların hesaba dahil edilmesi gerekir. Havlu ve sabun gibi verilen malzemeler de işyerinde kullanılan eşya niteliğindedir. O halde, işyerinde giyilebilecek ve kullanılabilecek eşyalarla yardım niteliğinde olanlar, ayrılıp, az önce gösterilen esas dahilinde, hesap yapılmak ve ona göre hüküm tesis etmek gerekirken böyle bir inceleme ve ayrım yapılmaksızın, tamamının ihbar ve kıdem tazminatı hesabına, yansıtılması doğru değildir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR
HUMK'nin 429. maddesi hükmüne göre Yargıtay'ın bozma kararı üzerine hâkim, taraflar duruşmaya davet edip dinledikten sonra bozma ilâmına uyulup uyulmayacağına karar verir. Görülüyor ki hâkim, bozma ilâmına uymak zorunda olmayıp eski kararında direnebilir. Eş anlatımla hâkim kural olarak Yargıtay bozma kararına uymak ya da bu karara karşı direnme kararı vermek konusunda tarafların istekleri ile bağlı olmayıp serbest takdir yetkisine sahiptir.
Ancak, bozma nedenlerinin kamu düzenine, ilişkin ve dolayısıyla hakimin kendiliğinden (resen) gözönünde bulundurulması gereken sebeplerden olmaması halinde taraflar veya vekilleri bozma kararına uyulmasını istemişlerse, artık mahkeme önceki kararda direnemez. Yargıtay'ın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulaması da bu doğrultudadır. (Hukuk Genel Kurulu'nun 18.10.1989 gün 541, 534, 21.02.1990 gün 10-117, 07.10.1990 gün 439-562, 19.02.1992 gün 635-82
sayılı kararları). Temyize konu gerçek kişiler arasında görülen kıdem tazminatı istemine ilişkin davada, Özel Dairece mahkeme kararının bozulmasını takiben yapılan 18.08.1992 günlü oturumda, taraf vekilleri bozma ilamına uyulmasını istemişlerdir. Bozma sebebi ise kamu düzenine ilişkin değildir.
Hal böyle olunca mahkeme ce bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde, direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Da valı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi.
|