 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/75
K: 1992/150
T: 04.03.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "izale-i şuyu" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli 4. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.2.1991 gün ve 1989/1272-1991/78 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 14.5.1991 gün ve 6278-6751 sayılı ilamı:
(.. Davacı ana binanın kat mülkiyetine çevrilmesi sırasında müstakil bağımsız bölüm olarak davalı adına kaydedilen çatı katından davalıdan yarı pay aldığını ve ana binadaki diğer kat maliklerinin de muvafakatı ile bu bağımsız bölüm halindeki çatı katını ilave inşaatla 2 bağımsız bölüm haline getirdiğini fakat davalı ile müşterekliğinin devam ettiğini ileri sürüp bu bölümün satılarak ortaklığının giderilmesini istemiştir.
Davalı ise evvelce kendi adına çekme kat (bağımsız bölüm) olarak kayıtlı yerin yarı payının davacı tarafından iktisap edildiğini ve bu yerin sonradan 2 ayrı bölüm haline getirildiğini kabul ederek ortaklığın satılarak değil ayrıca kat mülkiyetine çevrilmekle suretiyle giderilmesini talep etmiştir.
Gerçekten ana bina kat mülkiyetine çevrilmiş ve bu bina içerisinde çatı katıda bağımsız bir bölüm halinde davalı adına tescil edilmiştir. Davalı bağımsız olarak sahip olduğu katın yarı hissesini davacıya verip diğer kat maliklerinin ibraz edilen yönetim planındaki muvafakatlarına dayanarak tek bağımsız bölüm şeklinde çatı katını 2 bağımsız bölüm haline getirilmiştir.
Bu ilave inşaatın 5.8.1985 tarih 1985/8448 sayılı onaylı projeye dayandırıldığı Belediyenin vergi dairesinde yazdığı yazıda belirtilmiştir. Bu durumda evvelce tek bağımsız bölüm halindeki taşınmazın 2 ayrı bağımsız bölüm haline getirildiği ve böylece her iki bağımsız bölümdeki ortaklığın diğer bölümlerdeki kat mülkiyetinden ayrı olarak kat mülkiyetine çevrilmek suretiyle ortaklığın giderilmesinin mümkün hale geldiğini düşünülmesi icabeder. Ancak kat mülkiyeti kanunun 3. maddesine göre iş bu bağımsız bölümler içinde ayrıca arsa payının saptanması zorunlu olduğundan bu saptama diğer bağımsız bölümlerin arsa paylarını ve ana binanın yönetim planı değişikliğini de ilgilendirdiğinden öncelikle diğer kat maliklerinde dahili gerekir. Açıklanan bu durum ve 634 sayılı kat mülkiyeti kanunu hükümleri de nazara alınarak bu doğrultuda karar oluşturulmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/son fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle ortaklığın giderilmesi davası özelliği olan davalardandır. Öncelikle çift taraflı (actio ruplex) bir davadır. Verilecek karardan her iki tarafta yararlanacaktır. Bu özelliği gereğide davada taraflar hem davacı hem de davalı durumunda oldukları gibi uygulanacak usul hükümleride HUMK.nun 561/570. maddeleri ile özel olarak belirtilmiştir. Nitekim doktrinde de usulün 561 ile 568. maddelerinde toplanmış bulunan bu kuralların 569. madde uyarınca açılacak davalara uygulanacak özel usul kuralları olarak kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
(Prof. Dr. Baki Kuru HUMK. Cilt IV sayfa 4154, Cilt: III sayfa 2610 ve Prof. DR. Aydın Aybaytaksim 1966-Sayfa 51).
Bu itibarla da davacının yanlış satış yoluyla ortaklığın giderilmesini istemesine karşın eğer davalı aynen taksim talep eder ve koşullarınında mevcut bulunduğu anlaşılırsa mahkemece taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilebileceği kuşkusuzdur. O nedenle, bu özelliğine işaretle 634 sayılı Yasanın 44. maddesi çerçevesinde uyuşmazlığın çözüme ulaştırılması gereğine değinen ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 4.3.1992 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.