 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/710
K: 1993/6
T: 27.01.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 1. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.11.1991 gün ve 1991/1165-1991/1467 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 24.2.1992 gün ve 2235-2554 sayılı ilamı:
(.. Davacı yurt dışında çalışmakta olup kesin döndüğünden veya döneceğinden bahsetmeksizin sadece yazın tatilini geçirmek için çocukları ile birlikte geldiğinde konut sıkıntısı çektiğini ve bu sebeple dava konusu taşınmaza ihtiyaç duyduğunu ileri sürüp tahliye istemiştir.
Davalı davayı kabul etmemiş ve davacı tanıkları iddiayı doğrulamış iselerde davanın çözümünde delillerden önce iddianın irdelenmesi önem taşımaktadır.
6570 sayılı Yasa'da kendisinin eş ve çocuklarının konut ihtiyacı için kiralayana ve uygulama ile mal sahibine tahliye hakkı tanınmıştır. Burdaki konut ihtiyacı geçici olmayıp sürekli bir ihtiyaçtır. Bunca senelik uygulamalarda bu doğrultuda sürdürülmüş, geçici ihtiyaç tahliye sebebi kabul edilmemiştir. Ancak yazlık ihtiyaçları için bir ayrıcalık tanınmış, bugünkü yaşam tarzının yazlık ihtiyacı sürekli konut ihtiyacının devamı olarak kabul edilmiştir. Bu kabuldeki temel unsur hem muhit itibari ile hem de mimarı yapı itibari ile taşınmazın yazlık niteliğinde değilse yazlıklar için kabul edilen ayrıcalığın uygulanması mümkün değildir. Olayda bu esaslar incelenmeden tahliye kararı verilmesi isabetsizdir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, kiralayanın ihtiyaç sebebine dayalı boşaltma istemine ilişkindir. Davacı, 15 yıldan beri yurt dışında çalışmakta olup, kesin dönüş yapmamıştır.
Belirtmek gerekir ki, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun, özü itibari ile sosyal amaçlıdır. Bu niteliği gereği de ekonomik yönden daha güçsüz olan kiracıyı, kiralayana karşı koruma eğilimi taşımaktadır. Ancak, temel hak ve hürriyetlerden olan mülk edinme hakkının özünü zedelemekten çekinilmesi ve akit serbestisinin korunması gereği de, gözardı edilmemesi icab eder. O itibarla her olayda uyuşmazlık kendisine özgü koşulları içerisinde 6570 sayılı Kanun ile güdülen amaç ve mülkiyetin kullanılması hakkı ile bir denkleştirmeye tabi tutularak çözüme ulaşılmalıdır. Somut olayda, davacı her sene yurda geldiğinde otelde kaldığını ileri sürmesine karşın, davalı taraf davacının kiralanan dışında iki evinin bulunduğunu savunmuş, dinlenen tek tanık da davacının babasına ait evin mevcut olduğunu ifade etmiştir. Ancak davacının evli olup olmadığı çocuğunun bulunup bulunmadığı dahi belirlenmediği gibi tanıkça ifade edilen babası evinin nerede bulunduğu ve evde daimi kalan aile bireyleri itibari ile davacının da rahatlıkla kalabilmesine elverişli olup olmadığı yeterince araştırılmamıştır.
İddia ve savunma doğrultusundaki bu ileri sürüşler incelenmeden davacının, ihtiyaç iddiasının gerçek ve samimi olduğunun kabulüne imkan olmadığı açıktır. Bu hususlar açıklığa kavuşturulmadan da uyuşmazlığın niteliğine göre sağlıklı ve hukuksal bir sonuca ulaşılamaz. Davada dinlenen tek bir tanıkla davanın kabul edilmesi doğru değildir. Bu durumda dinlenen tek tanığın ifadesi de kanaat vermekten uzak olduğuna göre, taraflara iddia ve savunma dairesinde yeniden delil gösterme olanağı sağlanarak gösterdiklerinde bunların toplanması ve yukarıda açıklanan esaslar dairesinde değerlendirilmeye tabi tutularak ihtiyacın gerçek ve samimi olup olmadığının saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeksizin önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve Yasa'ya aykırı olan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 27.1.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.