 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/699
K: 1993/20
T: 27.01.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 19.11.1990 gün ve 1990/422-898 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 22.10.1991 gün ve 826-5664 sayılı ilamı:
(.. Taraflar arasındaki uyuşmazlık bir menfi tesbit davası olup, davacı vekilinin 22.10.1990 tarihli celsedeki beyanı kesin değildir. Bir nevi demek suretiyle bağlayıcı kesin bir beyanda bulunmamıştır. Esasen dava dilekçesi içeriğinden davanın açıkça bir menfi tesbit davası olduğu anlaşılmakta olup, tavzihe de ihtiyaç yoktur.
Bu itibarla mahkemece işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanıp değerlendirilerek müsbet menfi bir karar vermek gerekirken, davacının isteminin delil tesbiti olduğu ve delil tesbitini gerekli kılacak şartların da bulunmadığından bahisle davacının isteminin reddine şeklinde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava menfi tesbit istemine ilişkindir. Davacılar, yöneticisi bulundukları Alfa Tarım Ürünleri Tic. ve San. A.Ş.'nin düzenlenen emtia rehin bordrosu karşılığı olarak alındığı ileri sürülen kredi nedeni ile davalı bankaya borcunun bulunmadığının tesbitini istemişlerdir.
Oysa temyize konu davanın açıldığı tarihten önce ALFA Tarım Ürünleri Ticaret ve Sanayi A.Ş. iflas etmiş durumdadır. Ayrıca iflas idaresince çekişmeli alacak masaya kaydedilmiştir. Bu hususlarda bir uyuşmazlık mevcut değildir. Ayrıca da İ.İ.K.nun 191. maddesinde borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufunun alacaklılara karşı hükümsüz olduğu açıklandığı gibi aynı Yasanın 226. maddesinde de masanın Kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükme bağlanmıştır. Bu durumda davacıların şirket adına harekette aktif dava ehliyetleri bulunmadığı gibi alacakta iflas idaresince masaya kaydedildiğine göre mahkemece davanın reddedilmiş olması açıklanan gerekçelerle doğrudur. O halde usul ve Yasaya uygun olan direnme kararı Onanmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekili temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) 27.1.1993 tarihinde oybirliği ile karar verildi.