 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/688
K: 1993/30
T: 03.02.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Giresun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 17.9.1991 gün ve 1990/28 E. 1991/173 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 3.2.1992 gün ve 1992/333-922 sayılı ilamı:
(.. Dava, satış vaadi sözleşmesi uyarınca tescil isteminden ibarettir. İlk satış vaadinde "satılan yerin ifrazı mümkün olursa ifraz ettirip müstakil tapularının, ifrazı mümkün olmaz ise HİSSE tapusu olarak kati ferağının verileceği" taahhüt edilmiş olmasına, bundan sonraki yapılmış satış vaadi sözleşmeleri bu şartlarla alan kişiye B.K. 162. md. uyarınca temliki içerdiğine, ifrazın mümkün olması halinde ona göre, eğer olmaz ise satış vaadinde kararlaştırıldığı üzere isteğin alınan yerin paya dönüştürülerek B.K.nun 18. md.nin uygulama olanağının bulunup bulunmadığı incelenerek karar verilmesi gerekeceğinden bundan zuhul olması doğru değildir. Öncelikle ifrazen tescil isteğinin olayına göre paya dönüştürülerek tescil isteğini de kapsayacağı üzerinde durulmalı, ancak bununda mümkün olmaması halinde şimdiki gibi karar verilmek gerekeceğinin düşünülmesi icap ederdi..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil istemine ilişkindir.
Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, satış vaadi alacaklısına, bedeli karşılığı, satış vaadine konu yapılan taşınmazın, mülkiyetinin kendi üzerine geçirilmesini, satış vaadi borçlusundan talep etme imkanı sağlayan kişisel bir hak doğurur. Bu sözleşme ile vaad alacaklısı, taşınmazın bedelini vaad borçlusuna ödeme, vaad borçlusu da vaad konusu taşınmazın mülkiyetini vaad alacaklısına geçirme, yükümlülüğü altına girer iki tarafa borç yükleyen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin alacaklısı tarafından sözleşmeden doğan kişisel hakkın üçüncü kişiye devri hukuken geçerlidir.
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinin son fıkrasında ise ".. İmar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz" hükmü getirilmiştir. Aynı Yasanın tanımlar başlığını taşıyan 5. maddesinde de uygulama imar planının ve Yasada sözü geçen diğer kavramlarla ilgili tanımlamalar açık biçimde yapılmıştır.
Somut olayda uyuşmazlığın niteliğine göre, mahkemece izlenmesi gereken yol, açıklanan esaslar doğrultusunda, olayda 3194 sayılı İmar Yasasının 18/son maddesinin uygulama olanağı bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Özel Dairenin bu yönde değinen ve olasılıklara göre çözüm yolları öneren bozması yerindedir. Mahkemece bu konuda yapılan araştırma ise yeterli açıklığı içermemektedir. Salt İmar planının yapılması, gerekli aşamalardan geçerek kesinleşmedikçe 18. maddenin son fıkrasının uygulanmaması için yeterli sayılamayacağı aşikardır. anılan maddenin konulması tamamen imar planı uygulamasına geçilmeyen yerlerde çarpık yapılaşmayı önleme amacını sağlamaya yöneliktir. Bu itibarla Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 3.2.1993 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.