 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/55
K: 1992/129
T: 26.02.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "babalığa hüküm, tazminat ve nafaka" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Malatya Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.5.1991 gün ve 1988/279-1991/223 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19.9.1991 gün ve 8595-11044 sayılı ilamı:
(.. Davacı konusu küçüğün babası olduğunun davalı tarafından davacıya gönderilen bir mektupla kabul edildiği (benimsendiği) yolundaki davacı iddiası Adli Tıp Kurumu Fizik grafoloji şubesinin 25.1.1991 tarihli raporu karşısında gerçekleşmemiştir. Diğer taraftan dinlenen davalı tanıkları küçüğün ana rahmine düşmesi gereken dönem içerisinde davacı ananın ahlak dışı yaşantısını ve başka erkeklerle ilişkilerini açık ve kesin bir biçimde nakletmişlerdir. Bu durumda davacının "iffetsizlik meluf olduğu" sübuta erdiğinden Medeni Kanunun 302. maddesi uyarınca açılan davanın reddi zorunludur. Bu yönün gözönünde tutulmaması usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, tabii babalığa hükmedilmesi ile tazminat ve nafaka istemlerine ilişkindir.
Dava, tabii babalığa hükmedilmesi ile tazminat ve nafaka istemlerine ilişkindir.
Davalı erkek, davacı kadının belirli gebelik döneminde iffetsizlikle meluf olduğunu ileri sürerek davaya karşı çıkmıştır.
Çocuğun annesinin iffetsiz sayılabilmesi, gerek öğreti gerekse devamlılık kazanan yargısal kararlarda hemen tam bir görüş birliği içerisinde ifade edildiği üzere, kadının gebelik döneminde erkeklerle cinsel ilişki bakımından herhangi bir ahlaksal onur ve çekinme duygusu taşımaması ve cinsel davranışlarında aşırı derecede hafiflik içerisinde bulunmasıdır. (Prof. Bülent Köprülü, Prof. Selim Kaneti, Aile Hukuk sayfa: 278). Nitekim böyle bir yaşantı içerisinde bulunan ananın, açtığı babalık davasının redolunacağı M.K.nun 302. maddesinde hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki Hukuk Genel Kurulunun 2.6.1965 gün 2/744-234 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere tek tük yanlış yola sapmalar kadının iffetsiz bir hayat sürdüğünün kabulüne yeterli değildir.
Somut olayda davacı kadının belirli gebelik dönemi içerisinde iffetsiz bir yaşam sürdüğünün kabulü mümkün değildir. Aksine davalı erkeğin çocuğun doğum tarihine göre davacı kadınla aynı dönem içerisinde cinsel ilişkide bulunduğu duraksanmayacak biçimde anlaşılmaktadır. Bu hal babalığa karine teşkil eder. Davalı erkek, davacı kadının yararlandığı bu yasal karinenin aksini ispatalayabilmiş değildir.
Bu itibarla mahkemece de mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın kabul edilmesi doğrudur. O halde usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 26.2.1992 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.