 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/541
K: 1992/633
T: 04.11.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 21.05.1990 gün ve 1988/456-1990/423 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 10.12.1991 gün ve 14226-14429 sayılı ilamı:
(... Murisin oldukça varlıklı ve çekişmeli taşınmaz mallarını satma fgereksinimi içerisinde bulunmayan bir kişi olduğu tartışmasızdır. Davalı Fatih temlik tarihlerinde 13/14 yaşlarındadır. Davalı Seher ise çocukluğundan itibaren miras bırakanın korunmasına aldığı ve yetişkin çağından beri de bu kez onun murise her bakımdan bakan ve yardım eden konumunda bir kimse olup Fatih'inde annesidir. Çekişmeli taşınmazlar tapuda satış gösterilmek suretiyle devredilmiş ise de aslında bağış yapıldığı tüm dosya içeriği ile kanıtlanmıştır. Esasen bu yön mahkemenin de kabulündedir. Tanıklardan bir bölümünün andlı anlatımlarıyla murisin yasal mirasçıları olan davacı yeğenlerinden mal kaçırmayı amaçladığı da ortaya çıkmıştır.
Hal böyle olunca, davanın bu kısmının kabul edilmesi gerekirken reddedilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Direnme kararı yolu ile Hukuk Genel kurulu önüne gelen uyuşmazlık Borçlar Kanunu'nun 18. maddesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğine göre, davacılar miras bırakanı 1320 (1904) doğumlu dul ve çocuksuz yaşlı bir kadındır. Malik olduğu taşınır ve taşınmaz malları itibariyle yeterli ekonomik güce sahip varlıklı bir insandır. Paraya ihtiyacı bulunmadığı gibi taşınmazmallarını satmasının haklı sayılabileceği bir nedende mevcut değildir. Davalılara yaptığı temlikin ise davacı mirasçılardan mal kaçırmak ve onları miras hakkından mahrum etme amacına yönelik olup muvazaa ile illetli bulunduğu duraksanmayacak biçimde anlaşılmaktadır. Bu itibarla davanın kabul edilmesi gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına karşı direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilini temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi.