 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/484
K: 1992/650
T: 11.11.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kütahya İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 2.7.1991 gün ve 1990/4551991/91 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 16.4.1992 gün ve 1991/9967-1992/4352 sayılı ilamı ile; (.. Davada sonuç olarak, davacının 1.9.1966-30.4.1990 tarihleri arasında Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak çalışmış olmasına karşın bir kısım hizmetlerinin anonim şirketin kurucu ortağı olduğundan sözedilerek Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı sayılamayacağı, Bağ-Kur sigortalısı olması gerektiği şeklinde beliren davalıların muarazalarının önlenmesiyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine karar verilmesi istenmektedir.
Davacının çekişme konusu yapılan çalışmaları 1981 yılından sonra geçen çalışmalar olup giderek bu dönemde kendisi anonim şirketin yönetim kurulu başkanıdır. Gerçekten 1479 sayılı Bağ-Kur kanununun 24-lg maddesi hükmüne göre anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri Bağ-Kur sigortalısı kabul edilmişlerdir. Ancak, bu maddeye göre Bağ-Kur'lu sayılan bir kimse hizmet aktine göre çalışıyor ise Sosyal Sigortalar Kanunu anlamında sigortalı kabul edilebilip edilemeyeceği önem taşımaktadır.
Anonim şirket yönetim kurulu üyesinin çalışmaları hizmet aktinin unsurlarından olan zaman ve bağımlılık unsurlarını oluşturacak biçimde geçmiş ise kendisinin Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı kabul edilebileceği dairemizin görüşlerindendir.
Yönetim Kurulunun 27.4.1981 tarihli kararında davacının, şirketin teknik işlerini yürüteceği ve kendisine ücret ödeneceği kararlaştırılmış, dinlenen tanıklar da davacının ücret karşılığında sürekli ve düzenli olarak çalıştığını söylemişlerdir. Gerek sözü edilen karar içeriğinden gerekse tanık sözlerinden davacının hizmet aktine göre çalıştığı ve 506 sayılı Yasanın 2. maddesi uyarınca sigortalı sayılması gerektiği anlaşılmaktadır. Bütün bunlardan başka 1.9.1966-30.4.1990 tarihleri arasında 24 yıl prim ödeyen ve çok uzun süre sigortalılığına ses çıkarılmayan davacının iş yaşlılık aylığı bağlamaya geldiğinde kendisinin sigortalı kabul edilmemesi Medeni Kanunun 2. maddesinde anlatımını bulan objektif iyiniyet kuralıyla bağdaştırılamaz.
Mahkemece açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı düşüncelerle karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu ile Yasanın 24. maddesinde belirtildiği üzere, Yasa ya da Yasaların verdiği yetkiye dayanarak kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın çalışanlar hakkında, Kanunda yazılı şartlarda Sosyal Sigorta yardımı sağlanması amaçlanmıştır. 14.4.1982 tarih ve 2654 sayılı Yasa ile değiştirilen Bağ-Kur Kanununun 24. maddesine eklenen (g) fıkrası gereğince "Anonim Şirketin Kurucu Ortakları ile Yönetim Kurulu üyesi olan ortakları da evvelce Bağ-Kur'lu sayılmazken, bu Yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği 20.4.1982 tarihinden itibaren Bağ-Kur Yasa'sı kapsamına alınmışlardır. Ne var ki, davacı her ne kadar Anonim Şirket Yönetim Kurulu üyesi ise de, şirkete ayrıca hizmet akdi ile bağlı olduğu bir yana 1479 Sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten çok önceleri 1956 yılından beri 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak Sigortalı bulunduğuna göre Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince (bozulmasına) istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 11.11.1992 gününde, oybirliği ile karar verildi.