 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/420
K: 1992/595
T: 21.10.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kırkkale 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 6.3.1991 gün ve 199/485-1991-105 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 1.10.1991 gün ve 4185-8010 sayılı ilamı:
(.. Davacı vekili, arsa sahibi Mustafa Ardıç ile yüklenici Ayhan Ersan arasında resen düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile 64 ada 76 parsel (sonradan imar 462 ada 4 parsel) sayılı taşınmaza inşaat yapılması hususunda anlaştıklarını, yüklenicinin eser sözleşmesi uyarınca kendisine düşen 13,14,17, 18 ve 26 nolu bağımsız bölümleri müvekkiline sattığını, yüklenicinin edimini yerine getirdiğini ve bu daireleri teslim ettiğini, müvekkilinin de 13, 14, 17, 18 nolu daireleri kiraya vermek 26 nolu dubleks dairede bizzat oturmak suretiyle tasarrufunda bulundurduğunu, arsa sahibi Mustafa Ardıç'ın 26 numaralı daireyi eşi Nurhayat Ardıç'a temliki işlemin muvazaaya dayalı olduğunu bildirerek Mustafa Ardıç ve Nurhayat Ardıç adlarına olan tapu kayıtlarının iptali ile 13, 14, 17, 18 ve 26 nolu bağımsız bölümlerin davacı namına tescilini istemiş, bu arada yüklenicinin arsa sahibi aleyhine Kırıkkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1990/658 esasında kayıtlı davayı açtığı, dava konusu daireler de dahil olmak üzere eser sözleşmesinde kendisine bırakılan bağımsız bölümlerin adına tescilini istediğinden o davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtmiştir.
Kural olarak arsa sahibi ile yüklenici arasında kat karşılığı inşaat yapılması hususunda sözleşme düzenlendiğinde ve sözleşme koşulları yerine getirildiğinde yüklenici kişisel hak kazanır. Yüklenici bu kişisel hakka dayanarak arsa sahibinden inşaat sözleşmesi uyarınca kendisine bırakılan bağımsız bölümlerin mülkiyetlerinin adına nakledilmesini isteyebilir veyahutta Borçlar Yasası'nın 162 ve onu izleyen maddeleri hükmünce yazılı olmak koşulu ile arsa sahibinin rıza ve muvafakatını almaya gerek görmeden sözkonusu kişisel hakkını üçüncü kişileri temlik edebilir. 3. kişi gerek akidi olan yükleniciye ve gerekse arsa sahibine karşı temellük ettiği kişisel hakkı ileri sürme olanağına sahiptir. Bu bakımdan üçüncü kişi, kendisine satılan bağımsız bölüm veya bölümlerin adına tescilini isteyebilir.
Açıklanan kural itibariyle davanın dinlenme olanağı vardır. Ancak, Yüklenici Ayhan Ersan'ın da eser sözleşmesine dayanarak Kırıkkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1990/658 esasında kayıtlı tescil davası açtığı bildirilmiştir. Sözü edilen dava yüklenici Ayhan Ersan lehine sonuçlandığı takdirde, yukarıda belirtilen kural uyarınca onur eser sözleşmesinden doğan edimini yerine getirdiği, kişisel hak kazandığı, kişisel hakkını davacıya temlikinin geçerli olduğu saptanmış olacak ve bunun sonucu olarak işbu davanın kabulü gerekecektir. Açıklanan durum itibariyle Kırıkkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1990/658 esasında kayıtlı dava, sonucu bakımından işbu davayı etkilediği ve ön mesele teşkil ettiği bu nedenle o davanın sonucunun beklenmesi gerektiği düşünülmeden işin esasına girişilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de,
Kırıkkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1990/658 esasında kayıtlı dava takip edilmediği takdirde yukarıda açıklanan kural uyarınca yüklenicinin kişisel hakkını temellük eden ve ona halef olan davacının, bu hakkını arsa sahibine muvazaalı işlem varsa arsa sahibinin halefine karşı ileri sürme olanağı haiz olması nedeniyle çekişmeli dairelerin mülkiyetlerinin adına tescilini isteyebileceği ve ayrıca arsa sahibi tarafından yaptırılan ve inşaat eksikliğini belirleyen tespit işlemi taraf olmadığı için davacıyı bağlamayacağı gözönünde tutularak yüklenicinin eser sözleşmesinden dolayı edimini yerine getirip getirmediğinin, bunun sonucu olarak kişisel hak kazanıp kazanmadığının ve dolayısiyle Ali Tekin'in dava hakkının doğup doğmadığının saptanması ve bunun için de tarafların delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekir.
Diğer yönden, Nurhayat Ardıç hakkındaki davanın 26 nolu daire ile ilgili olduğu, davanın reddinden dolayı vekille temsil edilen Nurhayat Ardıç lehine bu dairenin yüklenici tarafından davacıya vaki satış bedeli üzerinden vekalet ücreti takdiri gerekeceği, diğer dört dairenin yüklenicinin davacıya satışı ile ilgili satış bedeli üzerinden tayin edilen vekalet ücretinin de Mustafa Ardıç'a ait olacağı düşünülmeden Nurhayat Ardıç'ın tüm dava değeri üzerinden takdir olunan vekalet ücretine ortak edilmesi, Avukatlık Yasasına ve Askari Ücret Tarifesine aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/son fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 21.10.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.