 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/416
K: 1992/556
T: 07.10.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Ankara 8. İcra Tetkik Merciince davanın kabulüne dair verilen 27.12.1991 gün ve 1991/490-1991/925 sayılı kararın incelenmesi davalılar tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 5.3.1992 gün ve 1749-2541 sayılı ilamı;
(.. Ödeme belgesi olarak ibraz edilen 175.000.000 TL.lık makbuzda, tahrifat olduğu 1.10.1991 tarihli bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Alacaklı vekilinin temyiz dilekçesine bağlı olarak ibraz ettiği ve 3 kişilik bir bilirkişi kurulu tarafından verildiği anlaşılan 26.11.1991 tarihli rapor da daha önceki bilirkişi raporunu doğrular niteliktedir. Dahası bu raporda belgenin bir senet teslim makbuzu niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Her iki bilirkişi raporunda makbuz tarihinin 10.9.1990 iken 10.4.1991 olarak değiştirildiği açıklanmıştır. Takip dayanağı bono 15.10.1990 tarihinde düzenlenmiş olup 10.9.1990'da daha bono ortada yokken bedelinin ödenmesi ve sonraki tarihli belgede miktarının ve vade tarihinin belirtilmesinin gerçekle bağdaşır yanı bulunmadığı gibi, mümkün de değildir. İtiraz reddedilmek gerekirken kabulü isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Özel Daire ile yerel tetkik mercii arasındaki uyuşmazlık borçlu tarafından ödeme belgesi olarak ibraz edilen 175.000.000 TL.lık (Yüzyetmişbeşmilyon) makbuzun, senet teslim makbuzu mu yoksa ödeme belgesi mi olduğu noktasında odaklaşmaktadır.
1.10.1991 günlü uzman bilirkişi raporunda borçlunun savına dayanak yaptığı makbuzda, senetler sözcüğünden sonra gelen (in bedeli olarak) sözcüklerinin metindeki diğer yazı ve rakamların mürekkep renginden farklı bir kalemle metne ilave edildiği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda açıklanan bu ek ve diğer tahrifa metinden çıkarıldığında, makbuzun borçlu tarafından verilen senetlerin teslimine ilişkin olarak alacaklıdan alınan belge olduğu duraksanmayacak biçimde anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, ibraz edilen makbuzun tanzim tarihinin 10.4.1991 değil, 10.9.1990 olduğu da bilirkişi raporu ile saptanmış durumdadır. Takibe konu yapılan bono ise 15.10.1990 tarihinde düzenlenmiştir. Henüz bona düzenlenmeden vade tarihi belirtilip bedelinin ödendiğinin gösterilmesinin gerçekle bağdaştırılmasının mümkün bulunmadığı açık bir olgudur.
O itibarla Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 7.10.1992 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.