 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/410
K: 1992/469
T: 16.09.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kocaeli 2. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.03.1992 gün ve 24455 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 01.05.1992 gün ve 4610-4911 sayılı ilamı:...İşyerinde uygulanmakta olan 01.09.1990 -31.08.1992 tarihleri arasını kapsayan TİS'nin 28. maddesinin (B) bendinin ikinci fıkrasında aynen; "vardiya halinde çalışan ve dinlenme için tespit edilmiş zamanları bulunmayan işyerlerindeki işçilerin yemekleri işbaşına gönderilir ve yemek iş başında işi aksatmadan yenir. Yemek vardiyanın ortalama bir zamanında verilir, ara dinlenmesini makina başında yemek yemek suretiyle geçiren işçiye yarım saatlik ücret mesaili olarak ödenir" denilmektedir.
İşveren, TİS'nin imzalanmasından sonra sözleşmenin bu hükmünü uygulamayarak yemek yemek için işçilere nöbetleşe ara dinlenmesi uygulamasına geçmiştir.
Davacı sendika işveren aleyhine açmış olduğu bu dava ile işverenin TİS'nin hükmüne aykırı hareket ettiğini, eskisi gibi sözleşmede öngörülen bu hükmü aynen uygulaması gerektiğini, sözleşmede nöbetleşe ara dinlenmesi verileceğine dair bir hüküm bulunmadığından işverenin sonraki bu uygulamasının sözleşmenin 28. maddesi ile 1475 sayılı İş Kanunu'nun 64. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek bunun tespitini istemiştir.
TİS'nin davacı işçi sendikası ile davalı işverenin üyesi bulunduğu işverenler sendikası arasında yapıldığı görülmektedir.
Uyuşmazlık sadece TİS'nin yorumundan doğan bir dava şeklinde ele alınacak olursa, işverenler sendikasına üye olan davalı işveren husumete ehil olamayacağından davanın bu noktadan reddine karar vermek gerekir ise de; uyuşmazlık TİS'nin yorumuna ilişkin olmayıp, aslında uygulamanın Kanuna aykırı olduğunun tespitine ilişkin bulunmaktadır.
1475 sayılı İş Kanunu'nun 64. maddesine göre ise, işçilere ara dinlenmesinin fiilen verilmesi gerekmektedir. Buna aykırı düzenlemeler yasaya aykırı olur. Hizmet akitleriyle ve TİS ile bu yolda bir hüküm getirilemez. Buna göre TİS'nin 28. maddesi yasaya aykırıdır. Yasaya aykırı bir durumun uygulamaya konulması ve bunun tespiti şeklinde bir dava dinlenmez. İşveren şayet İ.K.'nin 64. maddesine aykırı olarak bir uygulamaya geçmişse bunun düzeltilmesi ilgili merciler aracılığı ile sağlanabilir. Nitekim İ.K.'nin 100. maddesinde de işin düzenlenmesine ilişkin yasaya aykırı uygulamalar cezai yaptırıma bağlanmıştır. Mahkemce bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve Yasa'ya aykıdır..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirci nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.