Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi`nce davanın kabulüne dair verilen 19.9.1990 gün ve 115-667 sayılı
kararın incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi`nin 11.7.1991 gün ve 8810-8308 sayılı kararı; ( ... Dosyaya ibraz edilen belgelerden ve özellikle Şişli Belediye Başkanlığı`nın 16.1.1986 gün ve G-R-103-556 sayılı yazısından anlaşıldığına göre, dava konusu fabrikanın yakınında bulunduğu ... deresi kıyılarının dinlenme yerleri ve yeşil alan olarak yeniden düzenlemeleri konusunda Belediyece alınan karar uyarınca bölgede bulunan tüm işyerleri denetime tabi tutulmuş olup aralarında davacıya ait porselen fabrikasının da içinde bulunduğu 41 adet işyerinin Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği`nin 30. maddesi uyarınca faaliyetten men edilerek süresiz kapatılmaları ile derhal tahliyelerinin gerçekleştirilmesi ve yıkıma hazır hale getirilmesi konusunda işlem tesis edilmiş ve yıkım işlemi bu karar uyarınca gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.
Davalı Belediye adına tapuya kayıtlı bulunan taşınmazın kamulaştırılması ve onun üzerinde bulunan fabrika yıkıldığına göre kamulaştırmasız elatma söz konusu olmadığı için gerçekleştirilen zarar adi nitelikte bir haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Yukarıda özetlenen duruma göre bu haksız eylemin idari bir işlemin uygulanması ( önümüzdeki davada gayri sıhhi müesseselerin faaliyetten men edilerek süresiz kapatılmaları ve yıkılmaları ) sonucu meydana geldiği anlaşıldığı takdirde uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadan; davalı idarenin eyleminin kamulaştırmasız elatma olduğundan bahisle göreve vaki itiraz reddedilmiştir. Oysa görev kamu düzeni ile ilgili olduğundan mahkemece bu konuda gerekli araştırma ve inceleme resen yapılarak varlığı iddia olunan plan, proje ve idari kararlara ilişkin savunmanın varit olup olmadığı saptanıp yargı yolu görev itirazı konusunda sonucuna göre bir karar vermeli idi.
Uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu kabul edildiği takdirde ise fabrikaya ait çalıştırma ruhsatının sona erdirilmesi ve fabrikanın faaliyetine sağlık açısından son verilmesine dair yazılara rağmen davalının fabrikayı iki yıl süreyle boşaltmamış olmasının, bilirkişi raporuyla fabrika içindeki makina ve teçhizat için belirlenen tazminat miktarında Borçlar Kanunu`nun 44. maddesi uyarınca bir indirimi gerektirip gerektirmediği de tartışılmalıdır.
Gerçekten, dosya arasında bulunan belgelerden ve özellikle 20.1.1986 gün ve 165 sayılı Şişli Belediye Başkanlığı yazısından, aralarında davacıya ait fabrikanın da bulunduğu sağlık açısından sakıncalı işyerlerinin süresiz kapatılması, tahliyelerinin sağlanması ve yıkıma hazır hale getirilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. 1986 yılı başında ilgililere de duyurulmak üzere alınan bu karara rağmen davacı, yıkımın yapıldığı 1988 yalı sonuna kadar fabrikayı tahliye etmemiş, en azından motor, kompresör ve benzeri motor ve makinaları başka yere taşımamış olan davalının yıkım sebebiyle vukuu bulan zararın artmasına yardımcı olduğu kabul edilmelidir. Dosya arasında mevcut 14.4.1989 gün ve 1989/115 sayılı yasaya cevaben gönderilen işlem dosyasındaki belgelerden, davacının yukarıda sözü edilen işlemlerden 1985 yılından beri haberdar olduğu anlaşıldığına göre ani ve habersiz bir yıkımdan söz edilemeyeceği açıktır.
Mahkeme kararının bu gerekçelerle bozulması gerektiği halde aynı sonucu amaçlamakla birlikte Daire bozma kararında gerekçe eksik kaldığından ve yargı yolu görevine ilişkin araştırmayı sevk eden hususlar da kamu düzeni ile ilgili görev yönünün belirlenmesi için her zaman dikkate alınabileceğinden, karar düzeltme istemine ilişkin sair nedenlerin reddi ile mahkeme kararının açıklanan bu neden ve gerekçe ile bozulmasına... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle olayda kamulaştırmasız elatmanın bulunmadığı ve davacı ile davalı Belediye arasında kira ilişkisi mevcut olmadığına göre Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA bozmada oybirliği, nedeninde oyçokluğu ile karar verildi.