 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/395
K: 1992/467
T: 16.09.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "el atmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Doğanhisar Asliye Hukuk mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.12.1990 gün ve 44-334 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
(... Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Dayanak tapu kaydının dava konusu yere ait olduğu, haricen davalıya satıldığı, buna ilişkin senedin de çekişmeli taşınmaza uyduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Öte yandan, Doğanhisar, kadostro bölgesidir. Ancak, nizalı taşınmazın, davalıya haricen satıldığı, 21.7.1988 tarihi ile davanın açıldığı (6.3.1990) tarih arasında 3402 sayılı Yasanın 13/B-b maddesinde öngörülen süre geçmemiştir. O halde, kayda üstünlük tanınarak harici satışın geçersizliği nazara alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın reddilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, topulu taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davalı, çekişmeli taşınmazı kayıt malikinin mirasçılarından satın aldığını, bayii ve onunla birleşen eklemeli zilyetliği itibariyle davacının tapusunun hukuki değerinin kalmadığını savunmuştur.
Dava konusu taşınmazın, davacının kök murisi dedesi Hidayet adına tapuda kayıtlı olduğu, onun 60 yıl kadar önce ölümünü takiben mirasçıları arasında yapılan rızai taksim sonucu bu yerin payı karşılığı davacının babası Osman'a bırakıldığı tartışmasızdır. Osman'ın ise tasarrufunda bulunan taşınmazı 1978 yılında davacının kardeşleri bulunan çocuklarından Hidayet ve İsmali'e satıp zilyetliğini devrettiği, davalının da bu yeri 1988 yılında noter senedi ile Hidayet ve İsmail'den satın aldığı ve o tarihten beri de tasarrufta bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmaz henüz kadastro tesbiti görmemiş ise de, içerisinde bulunduğu Doğanhisar ilçesinde kadastro faaliyetleri başlamış durumdadır. Bilindiği üzere kadastor çalışmalarına başlanan bölgelerde dava edilen yer tesbidit görmemiş olsa bile Kadostro Konununun mülk edinmede zilyed lehine tanıdığı haklar, iddia ile bir davaya dayanak tutulabileceği gibi, aleyhine açılan davalarda da zilyet tarafından def'an ileri sürebilir. Kadostro Yasası'nın en belirgin amaçlarından birisi de tapu dışı işlemlerin tasfiyesini sağlamaktır. Bu kabulün sonucu olarak da davacı tapu dışı işlemlerin tasfiyesini sağlamaktır. Bu kabulün sonucu olarak da davacı tapu dışı yolla iktisap ettiğini elir sürdüğü ç ekişmeli taşınmazda bayiinin zilyetliğinin de kendi zilyedlik süresine eklenmesini isteyebilir. Olayda da, dava tarihi itibariyle eklemeli zilyetlik yoluyla 3402 sayılı Yasanın 13/B-b maddesinde öngörülen koşullar davalı yararına gerçekleşmiştir. Bu durumda mahkemece, mevcut delilerin değerlendirilmesi suretiyle davanın reddedilmiş olması doğrudur. O halde Usul ve Yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) oybirliği ile karar verildi.