Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/361
K: 1992/550
T: 07.10.1992

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki "şuf'a davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Borçka Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 2.4.1991 gün ve 1990/320-91/67 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine;
(... Dava konusu taşınmaz önce davacıların müşterek murisi Ahmet Morgül ile Remzi bayrak ve diğer paydaşlar arasında ortak mülk iken ortaklığın satış sureti ile giderilmesine karar verilmiş bu kararın usulen kesinleşmesi sonunda satış memurluğunca satışa çıkarılmış, yapılan ihale neticesi taşınmazın tamamı paydaş Remzi'ye ihale edilip bu şahsın adına tapuya tescilinden sonra ihalenin feshi davası açılmış ancak ihalenin feshi davasının yargılaması devam ederken taşınmaz 12.3.1986 tarihinde davalı Mehmet Arıcı'ya satılarak tapuda bu şahıs adına tescil edilmiştir. Ne var ki, bu arada Remzi adına yapılan ihalenin feshine karar verilmiş ve bu karar Kanun yollarından geçmek sureti ile 31.3.1988 tarihinde kesinleşmiştir. davacılar 12.4.1988 tarihinde açtıkları iş bu dava ile şuf'a haklarına dayanarak taşınmazın davalı adına mevcut kaydın iptali ile kendi adlarına tescilini istemiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki şuf'a hakkı müşterek "paylı" mülkiyette müşterek payın 3 ncü bir kişiye gerçek ve geçeril bir satış sonunda diğer müşterek pay sahiplerine tanınmış inşai bir haktır. Bu tanımlamadan anlaşılacağı üzere şuf'a hakkı sahibinin öncelikle nizalı taşınmazda temliki tasarrufa imkan verecek biçimde pay sahibi olması ve ortaya yerde gerçek ve geçerli ve rızai 3. şahsa yapılmış pay satışının bulunması şarttır. Bu esaslar gözönünde bulundurularak olaya yaklaşıldığında taşınmazın eski paydaşı Remzi kendi payı da dahil taşınmazın tamamını rızai satış sonucu değil izaleyi şüyuu sonucu yapılan ihaleden satın almıştır. 4.4.1940 gün ve 57/17 sayılı İ.B.K. gereğince cebri icra sayılan bu iktisap M.K. 633 maddesine göre mülkiyeti geçiren tasarruflardan olmakla beraber ayrıca temliki tasarruf için şart olan tescilde alıcı üzerine yapılmıştır. Burada dikkat ve önemle üzerinde durulması gereken nokta gerek ihale sureti ile iktisap ve gerekse bu iktisaptan sonra davalı Mehmet Arıcı'ya yapılan satış sureti ile iktisap müşterek taşınmazda pay satışı olmayıp taşınmazın bütünün kapsayan bir tasarruftur. Oysa yukarıda şuf'a hakkının tanımlamasında belirtilğidiği  gibi bu hak bir taşınmazın paydışan onun şayii bir hissesini satın alan 3. şahsa karşı kullanılır. Öbür yandan Remzi adına yapılan ihale fesh edilmekle beraber taşınmaz halen Remzi'den satış sureti ile iktisap eden davalı Mehmet Arıcı adına kayıtlıdır. İhalenin feshi davası ihale alıcısı Remzi  Bayrak aleyhine açılmış olup son muktesip Mehmet Arıcı bu davada taraf olmadığı gbii Mehmet Arıcı üzerine kaydın satışın geçersizliği iddiası ile iptali ve eski paydaşlar üzerine tescili de istenmemiştir. Kesinleşen ihalenin feshi kararı M.K.nun 633 ncü maddesine göre tescilden evvel davacı tarafı ihaleden taşınmazı satın alana Remzi Bayrak'a karşı mülkiyet yönünden pay sihibi yapsa dahi bir temliki tasarruf sonucu doğuracak olan şuf'a davası açma yetkisi vermez, hükmün Remzi ve diğer paydaşlara karşı doğan payın aynı maddenin son fıkrası uyarınca adlarına tescil edilmiş olması gerekir.
Bu eseslar gözetilmeden davanın kabulü isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çerilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
 
KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutunak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle şuf'a konusu yapılan taşınmaz malda ortaklığın satış yoluyla giderilmesine dair verilen mahkeme kararı kesinleşmiş ve bu yerdeki paylı mülkiyet sona ermiştir. Kesinleşen karar gereğince satış memurluğunca yapılan ihalenin feshinin de uyuşmazlığın niteliği gereği sonuca etkili olmayacağına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
 
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini