 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/358
K: 1992/463
T: 16.09.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.12.1991 gün ve 17341785 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 31.3.1992 gün ve 326-3836 sayılı ilamı ile: (.. Gerçekten işyerinde uygulanan 11. Dönem TİS'nin 11. maddesinde gerekli sebep olmadıkça TGS. üyesinin işten çıkarılamayacağı, çıkarıldığı takdirde yasal haklarının 13 ve 14. madde hükümlerine göre derhal ödeneceği, ancak yargı organlarınca gerekli bir sebep olmaksızın çıkarıldığı saptanırsa işverenin yasal hakları dışında her kıdem yılı için çıplak brüt 1 maaş tutarında tazminatın ayrıca ödeneceği öngörülmüştür.
Buradaki ".. gerekli bir sebep olmaksızın çıkarıldığı saptanırsa.." sözleri önem taşımaktadır. Sözleşmede tazminatsız çıkarılmalar dışında, gerekli olmayan sebepler gösterilmiş veya örneklenmiş değildir. Sadece 12. maddesinde işverenin, kendi yazılı rızası olmadıkça TGS. üyesinin ünvanında ve iş nev'inde değişiklik yapamayacağı, çalıştığı ile değiştirmeyeceği, açıklanmıştır. 2. fıkrasıyla da Teknolojik nedenlerle objektif iyiniyet kurallarına uygun ve TGS üyesinin işyerindeki seviyesi korunarak yapılması zorunlu işyeri, değişiklikleri 1. fıkradaki değişiklik yasağı dışında tutulmuştur.
Davada oluşan olaya göre, 11. maddedeki gerekli bir sebep olmaksızın sözlerini 12. maddedeki ünvan ve iş nevi değişiklik yapılamayacağı ili değiştirilemeyeceği sözleriyle birlikte inceleyip değerlendirmek gerekir. Buna göre davacının ünvanında ve işinin nevi'nde bir değişiklik yapılmak veya çalıştığı İli değiştirilmek istendiği ve davacının bunu kabul etmemesi nedeniyle işten çıkarılma durumu gerekçekleştiği takdirde 11. maddenin 2. fıkrası hükmünün uygulama olanağı olabilecektir.
Davalı işverenin davacıya iletilmek üzere personel şefliğine gönderdiği 10.6.1991 tarihli yazıda önerdiği tekliflerle davacının ünvanında ve gördüğü işin nev'inde değişiklik veya çalıştığı ilin değiştirilmesi gibi hususların bulunmadığı, aksine yazıda ücrette hiç bir indirim yapılmaksızın ve kıdem gibi diğer özlük hakları sakla tutulmak ve muadil görev kaydıyla Hür Servis Sosyal Hizmetler Limited Şirketinde kadrolu iş önerileceği, bu önerinin reddi halinde kıdem ve ihbar tazminatları gibi tüm yasal haklarının ödenmesi suretiyle hizmet sözleşmelerinin feshedileceği hususları yer almaktadır.
Diğer bazı arkadaşlarının kabulüne rağmen davacının kıdem, ücret ve muadil görev kaydıyla teklif edilen nakle razı olmadığı, ancak hizmet aktinin feshiyle ilgili öneriyi kabul ettiği bunun üzerine işverence 28.6.1991 tarihli bir yazı ile iş aktinin çalışma düzenine uymaması nedeniyle feshedildiği anlaşılmaktadır. İşverenin "... çalışma düzenine uymaması nedeniyle.." sözlerini de az önce açıklanan öneri ve önerinin kabul edilmemesi gibi hususlar çerçevesinde değerlendirmek gerekir.
Az önce sözü edilen ve çeşitli önerileri içeren 10.6.1991 tarihli yazıda, bu nakil sebepleri de müessesenin personel rejimine ilişkin reorganizasyon gereksinimi ve kadrolardaki mevcut personel şişkinliğini gidermek amacına yönelik bulunduğu da belirtilmiştir. Bu durumu gerekli olmayan bir sebep şeklinde mütalaa etmek de doğru değildir ve bunun haksız olduğunu gösteren bir kanıt da dosyada yoktur. Bütün bu maddi ve hukuki olgular karşısında sözleşmenin 11. maddesinin 2. fıkrasının davada uygulama yeri olamayacağından davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabulü isabetsizdir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince (bozulmasına) istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 16.9.1992 gününde oybirliği ile karar verildi.