 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/301
K: 1992/458
T: 16.09.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "menfi tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 12.12.1990 gün ve 6-1283 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 31.10.1991 gün ve 8511-9887 sayılı ilamı; (.... Davacı, ortak olarak davalı adına ihaleye girip aldıkları işi birlikte yaptıklarını, işleri davalı adına, vekili olarak kendisinin yürütüp ödemeleri ve tahsilatları yaptığını, davalıya ortaklıkla ilgili ödemeleri yapması için boş olarak imzalayıp verdiği üç adet çekten birisini kullanmayıp daha sonra 25.000.000 lira olarak doldurulup bankaya ibraz edildiğinde haberi olduğunu bildirip 175.733 nolu çek nedeniyle borçlu olmadığının tesbitiyle iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu çeki davacının aldığı ödünç paraya karşılık verdiğini bildirip davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davalının ceza dosyasındaki ikrarı ve tanık beyanlarına dayanılarak; davacının borçlu olmadığının tesbiti ile çekin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiş, dairemizce onanmış, davalı tarafça bu kerre karar düzeltme istenilmiştir.
Çekteki imza davacı tarafça kabul edilmesine göre, çekin diğer kısımlarının özellikle bedele ilişkin kısmının sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu davacı yasal delille isbat etmekle yükümlüdür.
Davacı, bu konuda dosyaya yasal herhangi bir delil ibraz etmemiştir. Mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı 90/153 esas yazılı ceza dosyasında da davacı iddiasını kabul eder şekilde davalının bir ikrarı yoktur. Davalı karşı koyduğu için olayda tanık da dinlenemez ve beyanına itibar edilerek hüküm de kurulamaz. Hal böyle iken mahkemece, deliller yanlış değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmesi yerinde değildir. Ne varki davacı dava dilekçesine "bilumum delail" demek suretiyle yemin deliline de dayandığı kabul edilerek kendisine yemin delili hatırlatılıp hasıl olarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibarıyla HUMK'nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 483/son fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA oybirliği ile karar verildi.