 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/2-578
K: 1993/29
T: 29.01.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET : Ciddi şüphe uyandıracak durumların bulunması halinde davacı kadının babalığa ilişkin yasal karineden yararlanması mümkün değildir.
Taraflar arasındaki "babalık, nafaka ve tazminat" davasından dolayı yapıları yargılama sonunda; (İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın babalığın velayetin kabul, manevi tazminatın reddine dair verilen 31.10.1990 gün ve 1987/800 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 3.6.1991 gün ve 6328-8794 sayılı ilamı ile; (...Davalı tarafından dinletileri ve taraflarla aynı hastanede görevli (doktor) olan tanıkların anlatımlarından davacının, dava konusu çocuğa gebe kaldığı sırasında iffetsiz bir hayat sürdüğü anlaşılmıştır. Aksine ciddi ve inandırıcı delil bulunmadıkça asıl olan tanıkların doğruyu söylemiş olmalarıdır. (HUMK.254). Dosyada tanıkların doğruyu söylemediklerin© ilişkin yeterli sayılabilecek delil ve olgu bulunmamaktadır. Tanıkların davalı ile aynı meslekten olmaları gerçeği saptırarak aktarmış sayılması veya tanıklarının taraflı olabileceğinin kabulüne yeterli sayılamaz. Kaldı ki benzerlik testi sonucu çocuğun davalıya benzemediği de saptamakla davalı tanıkların anlatımlarının doğruluğu güçlendiril miştir.
Medeni Kanunun 302. maddesi uyar ınca gebelik döneminde iffetsizliği saptanan ananın babalık davası dinlenemez. Belirtilen nedenlerle yerel mahkemenin tabii babalığa yönelik oluşturduğu kararın bozulması gerekirken onanması isabetsizdir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda diren ilmiştir.
Temyiz eden : Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu'n ca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tabii babalığa hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Davalı erkek, davacı kadının gebelik döneminde iffetsizlikle meluf olduğunu ileri sürerek davaya karşı çıkmıştır.
Çocuğun annesinin iffetsiz sayılabilmesi, gerek öğreti gerekse devamlılık kazanan yargısal kararlarda hemen tam bir görüş birliği içerisinde ifade edildiği üzere, kadının gebelik döneminde erkeklerle cinsel ilişki bakımından herhangi bir ahlaksal onur ve çekinme duygusu taşımaması ve cinsel davranışlarında aşırı derece hafiflik içerisinde bulunmasıdır (Prof. Bülent. Köprülü- Prof. Selim Kaneti, Aile Hukuku, sayfa 278). Nitekim böyle bir yaşantı içerisinde bulunan ananın, açtığı babalık davasının reddolun acağı M.K.nün 302. maddesinde hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki Hukuk Genel Kurulunu n 2.6.1965 gün, 2/744-234 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere tek tü k yanlış yola sapmalar kadının iffetsiz bir hayat sürdüğünün kabulüne yeterli değildir.
Somut olayda, davacı kadının, belirli dönemde iffetsiz bir yaşam sürdüğünün kabulü mümkün değilse de, davalı erkeğin, çocuğun doğum tarihine göre davacı kad ın ile aynı dönem içerisinde cinsel ilişkide bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hal babalığa karine teşkil eder. Ne var ki, yine aynı gebelik dönemi içerisinde başka bir şahısça da davalı kadınla cinsel ilişkide bulunulduğu ifade edilmiş durumdadır. O itibarla davalının babalığı hakkında ciddi şüpheler uyandıracak hallerin bulunduğunun kabulü icabeder. Bu tür ciddi şüphe uyandıracak durumların bulunması halinde de davacı kadının babalığa ilişkin yasal karineden yararlanması mümkün değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması gerekir. Dinlenen tanık ifadeleri ve mevcut delillere göre iddianın kanıtlandığından söz edilemez. Ayrıca kan tahlilleri kesin sonuç vermekten uzak olduğu gibi. Adli Tıpç a davalı ile çocuk arasında yapılan benzerlik incelemesinde de benzerliğin bulunmadığı belirtilmiştir. Bu durumda MK.nun 301. maddesinde ifadesini bulan babalık karinesine itibara imkan yoktur. O nedenle davanın reddedilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. Bu itibarla usul ve Yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONU Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 29.1.1992 gününde ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.
|