 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/2-185
K: 1992/308
T: 6.5.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ALTIN VE ZİYNET EŞYALARININ İSTİRDADI
- KOCANIN KARISININ ZİYNETLERİ HAKKINDAKİ KABULÜ
- İSBAT KÜLFETİ (Hayatın olağan akışı)
- EŞYA İSTİRDADI
743/m.6
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "eşya istirdadı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.3.1991 gün ve 1990/541-1991/123 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin13.6.1991 gün ve 1991/6817-9309 sayılı ilamı;
( ... Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını isbatla yükümlüdür ( M.K.6 ). Ancak iddialar karşılaştığında kimin isbat yükü altında bulunduğunun tesbiti her zaman kolay olmamaktadır. Bunun için gerek ilmi gerekse kazai içtihatlardan bir takım ölçülere yer verilmiştir.
a- Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulaması da kararlılık ifade eden ölçüye göre, isbat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer ( Prof. Baki Kuru, Hukuk Muh. Usulü 1968, sh. 372. Prof. İlhan Postacıoğlu Medeni Yargılama Usulü, 1970 sh. 464, Prof. Necip Bilge, Hukuk Yargılamaları Usulü 1967 sh.449. Prof. Sabri Sahir Ansay H. Muh. Usulü 1957 sh.248-249, Prof.Saim Üstündağ--Huk.Muh. Usulü 1973 sh.378, H.G.K.nun 19.7.1967 gün ve 239-340 sayılı kararı, H.G.K.nun 7.6.1974 gün ve 1972/84 sayılı kararı, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin6.6.1983 gün ve 4936-5076 sayılı kararı ).
b- İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmelidir. ( Prof.Saim Üstündağ, Age. 1973 sh.397 ).
c- İspat yükü daha kolay başarana düşer ( Prof. Saim Üstündağ Age, Federal Mah. Kararına atfen ).
Olayda davacı dava konusu ziynet eşyasının kocasında kaldığını ileri sürmüş, davalı taraf ise zincir ve bir bilezik dışındakilerin onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olmasıya daevde saklanmış muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davacı kadın tarafından davalının zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer. Diğer taraftan söz konusu ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlıyan kadının bunları önceden götürmesi, gözlemesi tabiidir.
Kadın evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğu gerçekleşmedikçe yukarıda açıklanan gerekçeler karşısında davalının alıp bozdurduklarını kabul ettikleri ziynet ve bir bilezik dışındaki dava konusu ziynet eşyasının elinden alındığını daha önce de götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Aksine davalı tanıkları ayrılıktan sonra davacı üzerine bazı ziynet eşyası gördüklerini söylemişlerdir. Davacının delilleri, davalıların kabulleri dışında kalan ziynetin evde kaldığını veya elinden zorla alındığını isbata yeterli olmadığına göre yapılacak iş; davanın o bölümünün reddinden ibarettir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerle hataya düşürülerek tam sorunluluk kararı verilmesi usul veKanun'aaykırıdır.
Kabule göre de: Dava konusu bileziklerin elmastraş olmadığı anlaşılmasına rağmen elmastraş bilezik değerlerinin hükme esas alınması doğru değildir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, eşyanın kendisinde kaldığı iddia edilen davalının, eşya tesbit zaptına, kabule ilişkin olarak alınan beyanının kuralolarak kendisini bağlayacağı kuşkusuzdur. Ne varki davalı 9.7.1990 günlü tesbit zaptına alınan beyanında, listede yazılı ilk beş sıradaki altınları evlendikten biraz sonra 1988 yılında satıp borçlarına verdiğini, diğer eşyaların aynen mevcut olduğu ve bunları vermeyi kabul ettiğini bildirmiştir. Eşya tesbit listesinin ikinci sırasında ise belirtilen bilezik adedi bir olarak gösterilmiştir. Bu itibarla davalının kendisini bağlayan kabul, beyanında, tesbit zaptında gösterilen bir bilezik için olduğunun kabulü gerekeceğine göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesiUsul ve Yasa'yaaykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ :Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.