 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/296
K: 1992/395
T: 24.06.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "satış vaadi gereğince ferağa icbar (tescil)" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 28.5.1990 gün ve 1988/740-1990/485 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
(... Tapu maliki Ralf Binsonun mevcut mirascısı son defa alınan 4.5.1988 gün ve 358/567 sayılı veraset ilamına göre davalılardan Eugenia Castelli Arcas'tır. Murisin mirasçılarından Eugenia Admia Abatzoğlu Yunan uyruklu olması nedeniyle mirasçılığı tanınmamıştır.
Aksine bir karar olmadıkça son defa alınan veraset ilamına değer verilebilir. 7.2.1978 günlü sözleşmeye göre ise her üüçünün vekili olarak Mahmut Şevket Subaşı yetkisine dayanarak satış vaadinde bulunmuştur. 3. kişi olarak ifade edilen Mercedes Maria'dır. Adı geçenin mirası da sonradan ölümü ile davalı Eugenia Castelli Arcas'a intikal ettiğinden bu ikisi bakımından satış vaadi geçerlidir. Artış iştirak halinden söz edilemez.
Böylece sözleşme ifa kabiliyeti kazanmıştır.
Satış bedeli 500 bit TL. olup 50 bin TL. ödenmiş ve kalan 450 bin TL. ferağ verilmediği için tediye edilememiştir. Aradan zaman geçmiş olması daha ziyade bir bedel ödenmesini gerektirmez. Mahkemece bu konuda aksinin uygulanmasının bir dayanağı yoktur. O halde 450 bin TL.dan mirasçılığı kabul edilmeyen Eugenia Edmia Abatzoğlu'na ait pay karşılığı düşüldükten sonra kalanın davacıya depo ettirildikten sonra dava konusu yerin, neticeden 3/4 - nun davacı adına tesciline karar verilecek yerde davanın tümü ile reddi doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görşüldü:
KARAR : Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Kural olarak, usulüne uygun biçimde düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil isteklerinde, satış vaadi alacaklısının, vaad borçlusuna ödemesi gereken bedel sözleşmede gösterilen, tarafların anlaştıkları bedeldir. Sözleşmenin düzenlenmesinden itibaren zamanaşımı süresinde bulunmak kaydıyla tescil davasının geç açılması alacaklısına, teslim edilmiş bulunan taşınmaz mal için üzerinde anlaşılan satış değerinden fazla miktarda bir para ödenmesini gerektirmez. Ancak somut olayda davacı vekili 22.3.1990 günlü oturumda taşınmaza mahkemece belirlenen, 19.117.296 TL. paranın tamamını yatırmak için önel talep ettiğini bildirmiştir. Bu beyanının kendisini bağlayacağı kuşkusuzdur. Mahkemece ara kararı ile taraflardan birine yükletilen külfetin yerine getirilmesi için verilen önelin, yapılması istenilen işin mahiyetine göre, tarafın durumu da gözetilerek, bu işin yapılması için yeterli ve münasip bir süre olması gerekir. Ne var ki davacı vekili 28.5.1990 günlü son oturumda müvekkilinin 2,5-3 aydan beri Seferihisar Cezaevinde hükümlü olarak bulunduğunu bildirmiştir. Bu ileri sürüşün kanıtlanması halinde yatırılması istenen bedel de nazara alındığında verilen sürenin HUMK.nun 163. maddesinin özüne uygun bulunmadığınının kabulüü gerekir.
Bu itibarla, açıklanan yön gözetilmeksizin önceki kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 24.6.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY
Davacının gösterdiği değere, davalı karşı çıkmış ve böylece dava değeri 18.667.296 TL. olarak belirlenmiştir. Şu durum karşısında davalının karar düzeltme isteği, Özel Daire'ce değer yönünden maddi yanılgıya dayalı olarak reddedilmiştir. Öyleyse öncelikle Daire'ce Karar Düzeltme isteği incelenmek üzere direnme kararı bozulmalıdır. Belirtilen açıdan kurul çoğunluğunun oluşturduğu karara katılmıyorum.
E. Taylan