 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/295
K: 1992/353
T: 27.05.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 8. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.3.1991 gün ve 779-393 sayılı kararın incelenmesi davalılardan SSK. Vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 28.11.1991 gün ve 9218-9929 sayılı ilamı:
(.. Dava 1.6.1983 ile 1.1.1987 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet aktine dayalı olarak geçen, Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen hizmetlerin tesbiti istemine ilişkindir.
Bu tür davalar nitelikçe, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, hakim görevi gereğince gerçeği saptamak yönünden, delilleri kesen toplamakla görevli ve zorunludur. Öte yandan, işyerinin varlığından sözedebilmek için, işyerinin Bağ-Kur veya Sosyal Sigortalar Kanunları kapsamında olması veya kapsama alınacak nitelikte bulunması, yürürlükte bulunan mevzuatın zorunlu bir sonucudur. Başka bir anlatımla, işyeri vergide Esnaf ve Sanatkar sicilinde, Kanunla kurulu meslek kuruluşlarında veya Kanunla ve Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak Kurulu, sosyal güvenlik kuruluşlarında kayıtlı veya kaydedilmesi gerekli nitelikte değilse, işyerinin varlığından, giderek anılan işyerinde işçi çalıştırıldığından sözedilemez. Bundan başka bu yönler hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermiyecek şekilde araştırılmadan ve tek başına tanık sözlerinin gerçeği yansıttığı ve inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
Yapılacak iş yerinin Vergide, Esnaf ve Sanatkar sicilinde, Kanunla kurulu meslek kuruluşunda kayıtlı veya Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında bulunup bulunmadığı veya kapsama alınacak nitelikte olup olmadığı araştırılmak, vergide kayıtlı ise, muhtasar beyanname getirmek, işyerinin özelliği de gözönünde tutulmak suretiyle uzman bilirkişiler aracılığı ile, bu işyerinin niteliği ve hacmi de belirlenerek, tesbiti istenilen dönemde işyerinde sürekli olarak kaç kişinin çalışabileceğini saptamak, tüm bu saptamalardan sonra tanık sözlerini birlikte değerlendirmekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılardan SSK. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 27.5.1992 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.