 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/249
K: 1992/323
T: 13.05.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bandırma 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.11.1990 gün ve 1985/325-1990/459 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 17.9.1991 gün ve 4250-7468 sayılı ilamı:
(... Davacı vekili, müvekkili ile müştereki Zahit Beygiretin satın aldıkları 21 parsel sayılı taşınmazın tenkis vesair dava ile ellerinden alınmasının önlenmesi için davalıya emaneten temlik ettiklerini, onun bu yeri iadeye yanaşmadığını bildirerek davalıya ait tapunun 1/2 oranında iptali ile dava konusu taşınmazın sözkonusu 1/2 payının davacı adına tescilini istemiştir. Açıklandığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık inanç anlaşmasından kaynaklanmaktadır. 5.2.1947 gün ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında belirtildiği üzere bu tür davaların yazılı delillerle ispatı gerekir. Mezkur İçtihadı Birleştirme kararına ve taşınmazın değerine taraflar arasında inanç anlaşmasını belirleyen yazılı bir belgenin varlığı iddia ve ibraz edilmediğine göre, davanın dinlenme olanağı olmadığı düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, İnanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kural olarak bu istekle açılan davalarda iddia ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu husus 5.2.1947 gün, 20/6 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararının da gereğidir. Ancak, davanın tamamen ispatına kafi olmamakla birlikte bunun vukuuna delalet edebilecek nitelikte yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebilecek karşı taraf elinden çıkan bir belgenin varlığı halinde iddianın tanık dahil takdiri her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Ne varki somut olayda davalı, kayıt maliki, Hakim huzurunda tesbit davasında dava konusu taşınmazın asıl sahibinin davacı ile dava dışı Zahit olduğunu, kendisine ise bu yerin bilahare iade edilmek üzere emaneten verildiğini açıkça beyan etmiştir. Bu ikrarının kendisini bağlayacağı kuşkusuzdur. Bu durumda yerel mahkemecede mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın kabul edilmesi doğrudur. O halde usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenle ONANMASINA, 13.5.1992 gününde oybirliği ile karar verildi.