 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/228
K: 1992/318
T: 13.05.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "işyeri ihtiyacı nedeniyle tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 3.10.1991 gün ve 1991/348-1468 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 27.11.1991 gün ve 14397-14740 sayılı ilamı ile;
(.. Davacılar kiralananı işyeri olarak kullanmak ihtiyacında olduklarını ileri sürerek bu yerin tahliyesini istemişler, bu arada davacılardan Halil Döker ile diğer davacının oğlu Murat'ın ortak olarak kıraathane işleteceklerini açıklamışlardır.
Davalı, davacılardan Halil Döker'in Hollanda'da işçilik yaparken malulen emekli olduğunu, diğer ihtiyaçlı Murat Ertan'ın 20 yaşlarında bir genç olduğunu, çalışacak durumda olmadıklarını, Salepçioğlu çarşısında dükkanları bulunduğunu, zengin kişiler olarak bizzat çalışmıyacaklarını savunarak ihtiyaç iddiasının gerçek ve samimi olmaması nedeniyle davanın reddini istemişlerdir.
Davacılardan Halil Döker'in emekli işçi olup halen başka bir işte çalışmadığı boşta gezdiği, diğer davacı oğlu Murat'ın Üniversiteye giremediği ve bir işte çalışmadığı bu iki kişinin kiralananda birlikte kahvehane işletecekleri davacı tanıklarınca birbirlerini tamamlar ve doğrular şekilde ifade edilmiştir. Davalı tanıklarının bu halin aksini kanıtlayan bir beyanları bulunmamaktadır. Bir kısım davalı tanıkları uyuşmazlığın kira bedelinin artırılması isteğinden kaynaklandığını belirtmişlerdir. Yine davalı tanıkları Salepçioğlu işhanında bulunan ve faal bir iki dükkanın varlığından bahsetmişlerse de dükkanların ihtiyaçlı Murat'ın anne ve babası tarafından işletildikleri tanıkların beyanlarından anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan tanık beyanlarından ihtiyaçların gerçekten boşta oldukları kiralanana ihtiyaçları bulunduğu açık seçik anlaşılmaktadır. Kendilerinin zengin olmaları çalışmalarına engel olmayacağı gibi bu unsur samimiyetsizlik delili olarak kabul edilemez. Kira ilişkisinin devamı süresince kira bedelinin artırılmasının istenmesi doğal olup bu konuda uyuşmazlığa düşülmüş olması tek başına iddianın samimiyetsizliğini göstermez. Tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde ihtiyaç iddiasının gerçek ve samimi olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde red kararı verilmesi isabetsizdir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 13.5.1992 tarihinde oybirliği ile karar verildi.